Wednesday, August 31, 2011

Singapur-Benzerlikler

            Bizi Bangkok yağmurlu bir günde uğurladı.Romantik biri olsaydım' arkamdan ağlıyor' derdim  veya 'böyle yapıyor ki burayı bir daha özlemeğeyim' diye düşünürdüm. Nedense hiçbirşey düşünemedim ayrılırken.
Bugün tam bir ay oldu Singapur'a taşınanlı.Buraya daha önce 2 kere turist olarak bir kere de ev ve okul bakmaya gelmiştim. Ama kısa süreli gelmekle uzun süreli yaşamak her zaman farklıdır derim.
          Bu sefer ne Kanada'daki boşluğa düşme hissi, ne Cin'deki sıkıntılar ,ne de Tayland'daki yer değiştirme bıkkınlığını yaşadım.Kısaca Singapur'u yemek tarifi yaparsanız şöyle oluyor:

      Bir kaç milyon insanı Çin,Hindistan ve Malezya'dan alacaksın;onlara Kanada'nın yasa ve kurallarını uygulayacaksın ; sonra da Tayland havasında buyrun yaşayın diyeceksin.

     Nüfusun çoğunluğu Çin kökenlilerden oluşuyor. Bu yüzden pijamayla sokağa çıkan veya açık ayakkabısının içine çorap giyenlere rastlamak mümkün ama sayıları çok az.Yıkanan çamaşırlar ağaçlara ve sokak ortalarına asılmıyor ama evin çıkıntıları demirlere konuyor. Yiyecek kokuları katlanabilinir seviyede. Genelde güç gerektiren veya az para ödenen -ağaç budama,tuvalet temizleme,çöp toplama gibi- işleri Hintliler yapıyor.
         Bize hep yapay gelen bu ülkede ne kadar kuralları da koysan  kültür ve alışkanlıkların çok değişmediği hemen göze çarpıyor. Mesela çöp atmak kesinlikle yasak ve para cezası var. Şehir merkezinden uzaklastığınızda yerlere atılmış plastik şişeleri, boş sigara kutuları görme şansınız çok yüksek. 
        Trafik kurralları aynen Kanada. Yolun ortasına kadar gelip sağa geçmek için  ( trafik bize / Kanada'ya göre ters tarafta )karşı trafığin bitmesini beklemek.Hatırlıyorum Toronto'ya ilk ayak bastığımızda Emrah ile kavşakta durup nasıl döndüklerine bakardık.Anlamamız 1-2 günümüzü aldı.Yayaların geçmesi bekleniyor,ana yoldan gelen trafiğe yol veriliyor, kavşaklarda ilk gelen önceliği alıyor.....
      Tayland'ın tropikal iklimi olduğunu söylesemde hava biraz farklı. Yağmur sezonu aynı zamada değil ve burada genelde bir esini var. Bulunduğun yere başlı olarak biraz değişse de 2 yıl boyunca Bangkok'da bahçede 2 elin parmakları kadar oturduğum düşünülür ve geldiğimden beri gündüzleri neredeyse hiç klima açmadığım göze alınınca farkkı hissetmemek elde değil.
      Artık ülke değiştirmeye ben mi alıştım yoksa bu ülkede diğer yaşadığım 3 ülkeden de birşeyler var da o yüzden mi bilmiyorum, kesinlikle daha çabuk adapte olduğumu söyleyebilirim.

Tuesday, August 9, 2011

Ilk goze carpanlar

Bu sene Türkiye'ye tatilimiz biraz değişik geçti. 10 sene sonra arabayla Istanbul'dan Bodrum' a kadar gittik.Susurluk'ta tost,Bafa gölünde gözleme, Bodrum balıkçılar çarşısında balık....
Değişik olaylar başımıza geldi, gözüme yeni şeyler takıldı.Bunlardan bazıları...
  • Cam bardakta çayın 2.5-3 liraya satılması (insaf dedirtti )
  • Sol kulaklarda erkeklerin takdığı siyah küpeler (bir anlamı var heralde ama ben kavrayamadım)
  • Parklarda gece yarılarına kadar süren mangal partileri (eminim önceden de vardı ama ben bu sene gece yarılarına kadar dışardaydım galiba)
  • Trafik ışığı yeşil yanınca saniyesinde  arkadan basılan kornalar ( 3-4 saniye bekle be kardeşim, bir gaza basayım)
  • Boğazda bisiklete binen veya yürüyüş yapanların çokluğu (hoşuma gitti,spor yapan bir millet olmaya doğru gidiyoruz galiba)
  • Cep telefonlarında yaşanan her yöne çılgınlığı ( artık numaraların başı da değişmediği için kim hangi hattı kullanıyor bilemiyorsun. Halen Turkcell'de bizbize tarifesi kullanan bizler için çok belirsiz oldu bu iş)
  • Sarıyer- Kabataş hattının 58 durak olması ( İnat edip Rumeli Hisarından 1. Levent'e otobusle gidelim diyince öğrendik.Bu arada 1.5 saatte gidebildik gecenin 11'de)
  • Etiler Mado ve Bebek Lucca restaurant'ının kalabalıklığı (özellikle akşamları  buluşma ve seyir yeri)
  • Bandırma -Izmir yolundaki rüzgar türbünlerin fazlalığı (Bizim zamanımızda sadece Alaçatı'da vardı, şimdi yol boyunca)
  • Efes harabelerinde tuvaletin önündeki kadının ' su yok' diyerek insanları geri çevirmesi( sonradan öğrendim..meğerse şebeke bağlanmamış, su bitince itfaiye gelip su basıyormuş.Halbuki 100m ötede lokantaların suyu var. İnanılır gibi değildi.)
  • İzmir'e kadar yolların nerdeyse çift yol olması ( bazı yerlerde inşaatlar sürse de çok düzelmiş yollar. İnsanlarda şehirlerin aksine daha yavaş ve temkinli kullanıyor.Artık radarların etkisi var mıdır bilmem.)
  • Çoğu küçük yaşta tüm çocukların gece 11-12'lerde yatıyor olması( Berk genelde 8-9 gibi yattığı için hep şaşırmışımdır bu duruma ama bu sefer o da dahil oldu ve 2 gece üst üste 1'de yattı)
  • Otobüsdeki sarhoş adamın ' Abi, 6 tane devirmezsem evin yolunu bulamıyorum.Kuran çarpsın ' açıklaması (yorum yok)