Wednesday, December 7, 2011

Elektrikler kesilmeli ve ya internet kopmali

Ben küçükken akşam elektrikler kesildiğinde ailecek oturur bol bol konuşurduk mum ışığında.Elektrik geldiğinde de tekrar ya televizyon seyreder ya da işlerimize koyulurduk.O zamanlar şimdiki gibi yüzlerce kanal yoktu tabii . Genelde akşamları  başlayan 5-6 saatlik yayınlar olur ve sonra  yayın kapanırdı. O birkaç saat bile ailenin toplanıp gözlerini kırpmadan tek kanallı televizyon seyretmesi için yeterliydi.Ben tam bir televizyon hastasıydım. Tüm çocuk programlarını seyreder, Adile Naşit'in adımı söylemesini beklerdim. Ama ne yalan söyleyim karanlıkta ailecek konuşmak her zaman çok hoş gelirdi.
Şimdi durum daha da vahim. Yüzlerce kanal, 24 saat televizyon. Bunlar yetmezmiş gibi DVD, İnternet (bilgisayar), PS,Wii,Itouch, Iphone, Blackberry ve daha onlarcasi  hayatimizin büyük bir bölümünü işgal ediyor. Elimizde değil. Her yerimiz sarılmış durumda.
Ben deki durum ise şöyle: televizyona harcadığım  vakit  azaldi.10 yıla yakın zamandır Türkiye'de yaşamadığımdan dolayi zaten Türk dizi ve kanalları seyretmiyorum.Yurtdışında yaşayıp da dizileri kaçırmayan çok kişi var tabii.Yabancı kanallların da Türklerden farkı yok. Ne kadar çok dizi çıkarsa insanları o kadar çok TV önünde tutarız mantalitesi her ülkede var sanırım.Fakat TV zamanım azalırken   BB ile Facebook'a bakmak ve ya e-maillerimi cevaplamak için harcadığım zaman miktarı  arttı.
Bayanlarin durumu genelde benimkisi gibi  iken; erkeklerin durumu da genelde şöyle:İşte bilgisayarla zaman geçirsinler geçirmesinler istisnasiz dünyanın her tarafından nerdeyse tüm erkekler  eve gelince internette dadanıyor. Kendisi ile konuşmak isteyen bir eş veya oyun oynamayı ve ilgi  bekleyen bir veya bir kaç (sayı 4e kadar gidebilir) çocuk  olması önemli değil. Sonunda bayanların çoğu ültümatonu veriyor. Çocuk(lar) yatana kadar bilgisayara dokunmak yok.
 Zaten Ipad çıkınca mertlik iyice bozuldu. Her yere tasinabilir olmaları ;bizlere TV önünde otururken kucaklarımızda tutup iki işi bir arada yürütebilme ayricaliği veriyor. Yanyana koltuk da oturup Facebook veya messenger'dan yazışanlar bile var.Karikatürlerde ki gibi.
Keşke arada bir elektrik kesilse veya internet kopsa da iletişimi sanal değil bazılarına göre banal olan  şekilde kursak  diye düşünüyorum bazen. Sonra şimşek çakıyor kafamda ! Telefon'dan  da internette girebilirsin!!
Bu işin sonu olmadığı  ve elektronik olmayan bir ortamda yaşamın zor olduğu bir zamanda bulunduğumuz için  en iyisi  sınırlarını koymak. Hayatımızda, TV ve ya internet başında  saatlerce anlamlı anlamsız  zaman geçirmek yerine  daha yararli (haraketli)  neler yapabiliriz diye kafa yormalı ve bulduklarımızı uygulamalıyız bence.

Tuesday, September 20, 2011

Bir kisinin hayatında fark yarattiniz mi?

Bugün geçici kaldığımız apartmanda tanıştığım Japon arkadaşım Kazuyo'dan bir mesaj aldım.Haftaya perşembe beni yemeğe çağırıyor. O gün kendi dairemize taşınacağımız için gelemeyeceğimi bildirip davet için teşekkür ettim. Cevap olarak gelen mesaj şöyleydi. 'Senden çok güç aldım. Sayende ben ingilizce derslerine başladım, kızım Kiwa'da (7 yaşında) ingilizce tenis dersi almaya başladı. Çok tesşekkürler'. Aslında ben çok birşey yapmadım. Bir kaç saat sohbet harici. Esas başlangıcı  benim yanıma gelip arkadaş olmak istemekle o yapmıştı. Japonlar çok kapalı bir toplumdur ve kaldığımız site Japon okuluna yakın olması nedeniyle 54 Japon ailesi var. Sadece o,Kazuyo, yabancılarla konuşmak için bir adım attı. İngilizce konuşup diğer kültürleri tanımayı isteyen de o. Ben sadece  -öğretmenliğin verdiği bilgi birikimi ile - birkaç tavsiyede bulundum. Ingilizce konuşma çekingenliğini  yendi. Şimdi kızları bile beni görünce selamlaşıp 'Hello , Sibel san ' diyorlar.
İngilizce öğrenmek konusunda 2 kişiye daha yardımım oldu. Çin'deki şöförümüz ve yardımcı ablamız (ayi). Şöförümüz kulak dolması ingilizce konuşabiliyordu ama ayimiz hiç konuşamıyordu.Ilk önce şöföre gece kursuna gitmesini söyledim. Biz kendimizi iki günü serbest birakacak şekilde ayarladık. Bir yıl kadar sonra tarzanca ve şöför yardımıyla anlaştığımız ayimize söyledim. İlk önce çekingen davrandı. Ona bu şansı bir daha bulamayabileceğini, hazır ben parasını  ve gerekli zamanı verirken gitmesi gerektiğini söyledim. Ciddiye alması için kurs parasının %10 nu ona ödettim.Sonuç 1.5 yıl ingilizce dersi (son kursa bana söylemeden kendi ödeyerek gitmiş) ve Çinlilere göre iyi seviye ingilizce.Şimdi ayimiz Şangay'in en iyi kazananlarından biri.Tabii ki sadece ingilizcesi ile değil, çalışkanlığı ile de ; şöförümüz de 1 Tayland'a gelip arkadaş grubunda tek ingilizce bilen olarak gruba liderlik yaptı.Satıcı olmak için fırsatlar yakaladı.
Bu iki kişiyi ingilizce dersine yollamam biraz benim Çince öğrenmekte tembellik etmemden kaynaklandıysa da sonuçta o zaman yirmili yaşlarında olan ve bize 4 yıl hizmet edip ailemizin bir parçası haline gelen Zhang Yi ve Huang Yong Lin'in hayatlarında değişiklik yapmalarına yardımcı olduğum için  mutlu ve huzurluyum.

Wednesday, August 31, 2011

Singapur-Benzerlikler

            Bizi Bangkok yağmurlu bir günde uğurladı.Romantik biri olsaydım' arkamdan ağlıyor' derdim  veya 'böyle yapıyor ki burayı bir daha özlemeğeyim' diye düşünürdüm. Nedense hiçbirşey düşünemedim ayrılırken.
Bugün tam bir ay oldu Singapur'a taşınanlı.Buraya daha önce 2 kere turist olarak bir kere de ev ve okul bakmaya gelmiştim. Ama kısa süreli gelmekle uzun süreli yaşamak her zaman farklıdır derim.
          Bu sefer ne Kanada'daki boşluğa düşme hissi, ne Cin'deki sıkıntılar ,ne de Tayland'daki yer değiştirme bıkkınlığını yaşadım.Kısaca Singapur'u yemek tarifi yaparsanız şöyle oluyor:

      Bir kaç milyon insanı Çin,Hindistan ve Malezya'dan alacaksın;onlara Kanada'nın yasa ve kurallarını uygulayacaksın ; sonra da Tayland havasında buyrun yaşayın diyeceksin.

     Nüfusun çoğunluğu Çin kökenlilerden oluşuyor. Bu yüzden pijamayla sokağa çıkan veya açık ayakkabısının içine çorap giyenlere rastlamak mümkün ama sayıları çok az.Yıkanan çamaşırlar ağaçlara ve sokak ortalarına asılmıyor ama evin çıkıntıları demirlere konuyor. Yiyecek kokuları katlanabilinir seviyede. Genelde güç gerektiren veya az para ödenen -ağaç budama,tuvalet temizleme,çöp toplama gibi- işleri Hintliler yapıyor.
         Bize hep yapay gelen bu ülkede ne kadar kuralları da koysan  kültür ve alışkanlıkların çok değişmediği hemen göze çarpıyor. Mesela çöp atmak kesinlikle yasak ve para cezası var. Şehir merkezinden uzaklastığınızda yerlere atılmış plastik şişeleri, boş sigara kutuları görme şansınız çok yüksek. 
        Trafik kurralları aynen Kanada. Yolun ortasına kadar gelip sağa geçmek için  ( trafik bize / Kanada'ya göre ters tarafta )karşı trafığin bitmesini beklemek.Hatırlıyorum Toronto'ya ilk ayak bastığımızda Emrah ile kavşakta durup nasıl döndüklerine bakardık.Anlamamız 1-2 günümüzü aldı.Yayaların geçmesi bekleniyor,ana yoldan gelen trafiğe yol veriliyor, kavşaklarda ilk gelen önceliği alıyor.....
      Tayland'ın tropikal iklimi olduğunu söylesemde hava biraz farklı. Yağmur sezonu aynı zamada değil ve burada genelde bir esini var. Bulunduğun yere başlı olarak biraz değişse de 2 yıl boyunca Bangkok'da bahçede 2 elin parmakları kadar oturduğum düşünülür ve geldiğimden beri gündüzleri neredeyse hiç klima açmadığım göze alınınca farkkı hissetmemek elde değil.
      Artık ülke değiştirmeye ben mi alıştım yoksa bu ülkede diğer yaşadığım 3 ülkeden de birşeyler var da o yüzden mi bilmiyorum, kesinlikle daha çabuk adapte olduğumu söyleyebilirim.

Tuesday, August 9, 2011

Ilk goze carpanlar

Bu sene Türkiye'ye tatilimiz biraz değişik geçti. 10 sene sonra arabayla Istanbul'dan Bodrum' a kadar gittik.Susurluk'ta tost,Bafa gölünde gözleme, Bodrum balıkçılar çarşısında balık....
Değişik olaylar başımıza geldi, gözüme yeni şeyler takıldı.Bunlardan bazıları...
  • Cam bardakta çayın 2.5-3 liraya satılması (insaf dedirtti )
  • Sol kulaklarda erkeklerin takdığı siyah küpeler (bir anlamı var heralde ama ben kavrayamadım)
  • Parklarda gece yarılarına kadar süren mangal partileri (eminim önceden de vardı ama ben bu sene gece yarılarına kadar dışardaydım galiba)
  • Trafik ışığı yeşil yanınca saniyesinde  arkadan basılan kornalar ( 3-4 saniye bekle be kardeşim, bir gaza basayım)
  • Boğazda bisiklete binen veya yürüyüş yapanların çokluğu (hoşuma gitti,spor yapan bir millet olmaya doğru gidiyoruz galiba)
  • Cep telefonlarında yaşanan her yöne çılgınlığı ( artık numaraların başı da değişmediği için kim hangi hattı kullanıyor bilemiyorsun. Halen Turkcell'de bizbize tarifesi kullanan bizler için çok belirsiz oldu bu iş)
  • Sarıyer- Kabataş hattının 58 durak olması ( İnat edip Rumeli Hisarından 1. Levent'e otobusle gidelim diyince öğrendik.Bu arada 1.5 saatte gidebildik gecenin 11'de)
  • Etiler Mado ve Bebek Lucca restaurant'ının kalabalıklığı (özellikle akşamları  buluşma ve seyir yeri)
  • Bandırma -Izmir yolundaki rüzgar türbünlerin fazlalığı (Bizim zamanımızda sadece Alaçatı'da vardı, şimdi yol boyunca)
  • Efes harabelerinde tuvaletin önündeki kadının ' su yok' diyerek insanları geri çevirmesi( sonradan öğrendim..meğerse şebeke bağlanmamış, su bitince itfaiye gelip su basıyormuş.Halbuki 100m ötede lokantaların suyu var. İnanılır gibi değildi.)
  • İzmir'e kadar yolların nerdeyse çift yol olması ( bazı yerlerde inşaatlar sürse de çok düzelmiş yollar. İnsanlarda şehirlerin aksine daha yavaş ve temkinli kullanıyor.Artık radarların etkisi var mıdır bilmem.)
  • Çoğu küçük yaşta tüm çocukların gece 11-12'lerde yatıyor olması( Berk genelde 8-9 gibi yattığı için hep şaşırmışımdır bu duruma ama bu sefer o da dahil oldu ve 2 gece üst üste 1'de yattı)
  • Otobüsdeki sarhoş adamın ' Abi, 6 tane devirmezsem evin yolunu bulamıyorum.Kuran çarpsın ' açıklaması (yorum yok)

Tuesday, June 21, 2011

Çin'e ilk geliş

Şangay'a 22 saat yolculuğun arkasından yağmurlu ve puslu bir öğleden sonra geldik.İlk önce bu puslu havanın yağmurdan kaynaklandığını zannettiysem de sonraları bu şehirde 365 günün 300 gününün böyle puslu geçtiğini öğrendim.
Berk Balı o zamanlar 18 aylıktı ve 1 aydır göremediği babasını havaalanında görünce yüzündeki gülümseme ve heyacannıı hiç unutmayacağım.Ben yolculuk öncesi işlerin yoğunlugu, 22 saat yolculuğun yorgunluğu ve elimde taşıdığım araba koltuğunun ağırlığından olsa gerek sırılsıklam terlemiş ve kollarımda derman kalmamış olarak Çin'e ayak bastım.
 Annem herzamanki gibi ona en çok ihtiyacım olduğu zamanda yanımdaydı.65 yaşında olmasına rağmen benim için dünya turu yapmayı göze almıştı. Eşim Çin'deki yeni işine başlaması gerektiğinden 1 ay önce Kanada'dan ayrılmıştı.O yok iken geçen 1 ayda bana annem destek olmuştu.
Berk Balı bu zorunlu ayrılık ve taşınma süreci yüzünden 16 aylıkken haftada 3 gün yuvaya başlamıştı.O okuldayken evin tüm işlerini halletmeye çalışıyor bir yandan da eşyaların satış işlemleri ile uğraşıyordum.Şangay'a bazı özel eşyalarımız haricinde hiç eşya götürmemeye karar verdik. Zaten kiralanacak ev mobilyali olacaktı ve bizim 1.5 oda evimizden çıkacak eşyalarla 4 odalı iki katlı evi doldurmama imkan yoktu.Esyalari son 5 gün içinde satıp bir otele yerleşmiştik.Sondan birgün önce arabayı satıp Montreal'deki son günlerimizi vedalaşma ile geçirdik.
Yuvadaki öğretmenlerine Berk Balı için  okula adaptasyonu sordum ve Şangay'da da devam etmesinin onun için uygun olup olmadığını öğrenmek istedim. Yuvaya başlaması tamamen mecburiyetten olduğu için hazır olup olmadığı ve ya yuvaya uyumu konusunda fikrim yoktu.Öğretmenleri okula adaptasyonu kolay bir çocuk olduğunu ve devam ederse mutlu olacağını belirttiler.Fakat kendisine en az 2 ay süre tanımamı ve bu zaman içinde yeni ülke ve ortama alışması için ona zaman vermemi öğütlediler.Aslında bunun benim için de bir tavsiye olduğunu sonradan anladım.
Çin'e alışmam da Kanada gibi olur zannettim ama çok yanılmışım.Birincisi artık çocukluydum ve ikincisi bu ülkenin dilini konuşmuyordum.Şangay'a geldikten 3 gün sonra evimize geçtik.İlk Carrefour alışverişimi hiç unutmuyorum.Berk Balı ikinci gün otelde kusmaya başlamış ve tüm gece durmak bilmemişti.Eve taşınır taşınmaz yardıma gelen Lena (eşlerimiz aynı şirkette calışıyordu ve biz aynı sitede oturacaktık) ile birlikte ilk önce doktora gittik.Doktor çok doğal olduğunu herhangi bir ilaç yazmasının gerek olmadığını söyleyip sevdiği yiyecekler veya patates cipsi yesin deyip bizi eve yolladı.(sonradan bunun gıda zehirlenmesi olduğunu ve Çin'de birçok kere aynı duruma düşeceğimizi bilmiyordum)Evde mobilya ve beyaz eşya harici hiçbirşey yoktu ve kendi eşyalarımız en az 2 ay sonra gelecekti.Berk'i anneme bırakıp 1 saat içinde yaptığım alışverişte elektrik süpürgesinden çarşafa ,şampuandan yiyeceğe kadar yaptığım alışveriş halen gözümün önünde.Eşyaların ambalajlarına bakıp ingilizce bir kelime bulma çabası ile arayışlarım çoğu zaman sonuçsuz kaldığı için çarşı arabasına ne bulduysam atmıştım.
Benim için başka bir değişiklik de artık şöförlü olmamızdı.Biliyorum içinizden "Ne şanslı kız" diye geçiriyorsunuz ama benim için kazın ayağı öyle olmadı.Büyük şansımız şöförümüz Real'in (esas adı Zhang Yi,burada yabancılarla çalışanlar onlar kolay söylesin diye yabancı adlar alıyorlar) çat pat  ingilizce biliyor olması idi. Ama benim gibi aklına esince dışarı çıkan ve tez canlı biri için en az 2 saat önceden plan yapmak, haftasonlarını ne yapılacağını ayarlayıp ona göre söförü çağırmak ve de en önemlisi arabayı eşinle paylaşmak -aslında o benimle paylaşıyordu ya - tam bir zulum oldu. Bu arada 18 aylık bir çocuğu dediğin saatte hazır edip sokağa çıkarmak da cabası.Hiç bekletmeyi ve bekletilmeyi sevmeyen ben şöförü beklettiğim her dakika içinde kahroluyordum.Alışık değiliz ya bu lükse, aman adamcağız soğuk da durmasın aman bizi çok beklemesin...diye tasalanmalarımı çok sonra atabildim. Bu beklemeler de sonuç da onun işi idi.Yapacak birşey yoktu. Benim gibi özgürlüğüne düşkün  birini belirli saatler arasına kapattılar. Belki " hiç mi taksi yok" diyebilirsiniz. Evet var. Söförler ingilizce bilmedikleri gibi çince yazılı kart göstermezseniz gitmenize olanak yok.Ayrıca çoğu o kadar hızlı ve kötü kullanıyor ki çocuklu bindiğimde ödüm patlıyordu. Emniyet kemerleri çalışmaz, koltuklara örtükleri kendilerince beyaz örtüleri kirlenecek diye çocuklu girenlere uyarıyı önceden yaparlar ö bazen de senin yabancı olduğunu görüp durmazlar. O yüzden ne kadar bağlayıcı olsa da oğlumla birlikte iken araba ile gitmeyi tercih eder oldum.
7 Nisan 2008 tarihli yazım

Tuesday, May 24, 2011

ÇOCUKSUZ VE KOCASIZ TATİL

Her yıl 2-3 günlüğüne çocuksuz ve kocasız tatile gidiyorum. Bu tatilime çeşitli yorumlar geliyor tabii etrafımdan. Kimisi  'bir daha ki sefere beni de götür ' veya ' imreniyorum sana' sözleri ile beni destekleyip yerimde olmaya can atıyor; kimisi ' ben çocuğumu hayatta bırakıp gidemem ,çocuk için de iyi değil 'deyip beni hafif de olsa kınıyor;bazıları da değil çocuksuz gitmeyi kocasız tatil yapmaya bile yanaşmıyorlar.
Fikirler ne olursa olsun ben senede bir kez bu tatili yapıyorum.Bu serüven nasıl mı başladı?Oğlum 20 aylık olana kadar ondan en fazla 6 saat uzak kalmıştım.Zor geçen Kanada günlerinin ardından Çin'e taşınmıştık.Sangay'a ayak basar basmaz başlayan hastalıklar yakamızı bırakmamıştı.Kendimizi  kış ortasında Türkiye'ye zor atmıştık.Türkiye öncesi pasaport işlemi için uğradığımız Hong Kong gezimizde Kanada'dan oraya taşınmış Polonya'lı arkadaşım -hem de eşimin patronunun hanımı- bana yılda bir kez yaptığı tek başına tatillerden bahsetti.Onun da  iki kızı var ve eşi de aynı benim eşim gibi devamlı seyahatte. O zaman sıcak baktığım bu fikri kısa zamanda deneme imkanım oldu.
Eşim İzmir'e ailesinin yanına gideceği 2 günlük tatilde ilk defa dinlenmek ve curcunadan uzak kalmak istedim.İstanbul'da kaldım.  Aylak aylak çarşıları gezip sinemaya gittim.Berk Balı için de çok değişik bir deneyim oldu. Daha önce bir çok kere babası ile kalmıştı ama anneden uzak 2 gün geçirmemişti.İlk defa İzmir'de ANNE demeye başladı. (Berk Balı artık çok değişik diller konuşulan ortamlarda mı bulunduğu yoksa annesine çektiği için mi bilinmez biraz geç konuştu.)Bana anne olarak hitap etmesi için biraz uzak kalması gerekiyormuş meğer.
Geçen sene ikinci yalnız tatilimde  Singapur'a gittim.Şehir büyüklüğünde Çince,Hintce ve Malayca konuşulan değişik bir ülke. .(Bu arada bu yaz bu ülkeye taşınıyoruz)
Bu sene kısa uçak yolculuğunu tercih ettim ve Japonya'ya gitmeyi aklıma yerleştirdim. Tokyo şehrine ailecek gitmeye karar verdiğimiz için Osaka ve Kyoto şehirlerini seçtim.Eşim Japonya'ya Asya'nın Avrupa'sı diyordu gerçekten haklıymış.Temizliği, trafik kurallarına uymaları, tapınakları, geyşaları,şehir niteliğinde yeraltı çarşıları,doğal güzellikleri ile gerçekten görülmeye değer bir ülkeç
 
Bu tatillerim genelde koşturmaca ile geçer .Çabuk yorulan bir çocuk ve fazla yer gezmek istemeyen bir koca olmadığı için tabana kuvvet hızlı bir tempo ile gezebildiğim kadar yer görmek isterim.Turistik ve kültürel yerlerini gezmeye çalışıp biraz da alışveriş yapıp dönerim.Çoğunlukla yalnız gittiğimden ve sabah erken saatlerinde kalkıp akşam otele döndüğümden gece hayatına pek takılmam.Zaten yürümekten şişen ayaklarımın ağrısından tek düşüncem biran önce kendimi yatağa atmak olur. Değişmeyen bir şey daha var.Oğlumu bu süre içinde çok özlerim.Yanımdan geçen tüm çocuklara bakar,' Berk Balı olsaydı bunu severdi' yorumları yaparım.İlk defa bu sene hergün 2-3 kere telefonda konuştum. İstediği oyuncak şiparişini (3 boyutlu yap-boz hayvanlar) aldım.'Seni çok özledim 'deyişi kulaklarımda çınladı.
Bedenen yorgun ama zihin olarak dinç bir şekilde evime döndüm. Kapıdan girer girmez beni kucaklayan oğlumun kollarına bıraktım  ve heyecanlı bir sohbetin içinde buldum  kendimi.
Bu yazim 2008 yilina ait. O yildan beri boyle bir tatil firsatim olmadi, 2011de tek basima kalip Bangkok'da calışmam ve bu yıl 4 günlük detoks programım hariç)

Monday, April 25, 2011

Bugun 1 aylik oldum 25 mayis 2004

Herkese merhaba,

Bugun 1 aylik oldum. Son resimlerimden yolluyorum.

Biraz gaz problemim var. Onun haricinde pek uzmuyorum evdekileri...

Boyum uzadi (1 hafta once 57cm.dim), artik iyice sismanladim. 5kg'yi gectim. Bu gidisle bana diyet uygulayacaklar.:)..
Herkesin ellerinden operim

Berk’ten ilk haberler 18 Mayis 2004

Herkese merhaba,

Bu benim ilk mektubum..Dun doktorumu gormeye gittim. 22Ç gun itibari ile 4.800kg ve 57cm olmusum. Doktor amca beni cok begendi, buyume hizimi iyi buldu.

Yuzumdeki sivilceler,vucudumdaki kuruluklar normalmis. Sunnetli  pipimde artik iyice iyilesti.Fiskiye gibi isemeye devam ediyorum. Duvarlar, halilar, annem, babam, anneannem nasibini aldi.

Artik cok fazla gulucukler dagitiyorum…Ozellikle babam benle konusurken onu cok dikkatli ve ciddi dinliyorum.  Biraz gazim var ve kaka yapmakta zorlaniyorum ama buyukler gibi hem alttan hem ustten gaz cikarabiliyorum. Annemin sutunu iciyorum. Kaynagindan veya biberonla verilmesi onemli degil. Acsam her iki sekilde de emiyorum.
Gunduzleri az uyuyorum ama geceleri genelde 2 kere kalkiyorum, evdekileri cok rahatsiz etmemeye calisiyorum.Resimlerimi zaten annem-babam yolluyorlar.. Ordan da beni takip edebilirsiniz. Simdilik bu kadar..Gelismeleri sonra tekrar yazacagim

Ben Berk Bali .. geri dondum…. 17 Aralik 2009

Herkese tekrar merhaba,

1 yildan fazladir size yazmadigima inanmiyorum ama gercekten olmus.Bu ekonomik krizle birlikte ben de mektup yazmayi birakmisim galiba.

Neyse ..2009 yilinin ozetini yaparak ara kapayayim dedim. 2009 ‘a girerken Istanbul’daydik fakat 2010’a Bangkok’da girmeye karar verdik. Bilmeyen kalmamistir ama ben yine de soyleyeyim..2009 yazinda Shanghai’dan Bangkok’a tasindik.Annemler Shanghai’dan ayrilacagimizi soyleyince cok tedirgin oldum. Sonra farkettim ki bircok arkadasim 2009 icinde Cin’i terketti zaten. Joshi Avustralya’ya, Aaron Ingiltere’ye , Ben abi ve Phoebe Amerika’ya dondu. Bu yuzden fikre cabuk alistim. Sadece ayi’mden (Cin’deki yardimci ablamiz) ve soforumuzden ayrilacagim icin uzuldum. Turk arkadaslarimi da zaten Istanbul’da goruyordum.Cin ile Tayland arasi Turkiye’ye gitmemiz de Cin’den ayrilmami kolaylastirdi. Sonucta cok uzaga gitmedik hatta annemle birlikte Ekim ayinda Shanghai’yi ziyaret bile ettik.

Annemler alismakta zorluk cekecegimi zannettiler ama Bangkok’a cabuk alistim ve cok sevdim. Hatta tatillerde bile bir yere gitmek istemiyorum. Bangkok’da hep yaz oluyor. Biliyor muydunuz? Bazen de yagmur yagiyor. Hergun havuza girebilme imkani, yakinimizdaki kapali lunapark diyebilecegim Yoyoland , sitedeki okuldan arkadaslarim ve  en onemlisi kocaman kampus icinde olan okulum burayi sevmemi hizlandirdi. Okulumu cok seviyorum. Bu okulum Shanghai’daki okulumdan zor. Hergun eve okumam icin iki kitap getiriyorum.Baslarda annem de J ben de zorlandik ama simdi lacivert renk seviyesine gectim ve bayagi okuyabiliyorum.Yazmam basta cok kotuydu. Mesela “I love you mum” yazacagima “I l y m” olarak ilk harfleri yazip birakiyordum. Simdi biraz daha iyi yaziyorum ama annemle kalem tutusum yuzunden hep birbirimize giriyoruz. Bana kalem tutmasini dogru ogretmekte kararli. Ne yapayim bu yonum babama cekmisL.Okulda bircok arkadasim var , genelde erkeklerle oynuyorum cunku kizlari “kotu” olarak tanimliyorum. Bu durum sadece kapi komsumuz Karoline ile oynarken degisiyorJ Burdaki yardimicimizi da cok sevdim. Hatta ona da “ayi” diyorum.Bu duruma istemeyerek de olsa alisti.

Anneme gelince..Shanghai’dan , ozellikle de arkadaslarindan ayrilmasi zor oldu. Ayri ayri veda partileri yapildi, bol aglamali ve gulmeli bir ayrilik oldu. Bu sene sadece 1 resim yapti (o da laf aramizda cok kotu oldu hatta tuvaletin yanina asmak zorunda kaldi.)Bu yil kendini Mahjong oynamaya, Turk yemeklerini ilerletip (18 kat acip yaptigi sobiyet son noktaydi) gobek dansi dersleri vermeye adadi.Bangkok’a gelince bir moral cokuntusu yasadiysa da (yeni dil, yeni ortam, sil bastan baslanan iliskiler, kendini Turk olarak iyi tanitmaya calisma vb.) kendine yeni bir hedef belirleyip bu negative durumu pozitife cevirdi. TESOL (Teaching English for Students of other Languages) sertifikasi ve diplomasi ile ogretmenlik yapabilecegini ogrenir ogrenmez TESOL kursuna yazildi. 1 ay yorucu, geceli-gunduzlu bir kursun ardindan sertifikasini aldi. 2010 yili is arama yili olacak. Thai okullarinin yaz tatili Mart-Nisan . O yuzden Mayis’a kadar beklemesi gerekecek gibi gorunuyor.

Icimizde en mutsuz babam. Calistigi yer cok uzakta ve fabrikalarin arasinda issiz bir yerde. Cin’den ayrilmak icin can atan babam nerdeyse Cin’i ariyor. Yillar sonra gunde 1-2  saat araba kullanmak yoruyor. Bu arada annemle babamin Bangkok’da araba kullandiklarini belirteyim. Arada bir degisen sofor de var ama 1 ay icinde sofor kaza yapip, kirmizi isikta gecip ceza yedigi ve express yol giriusinden cikis yaptigi icin mumkun oldugunca kendilerinin kullanmasinin daha iyi olacagina karar verdiler. Ters trafige alistilar, trafik Istanbul gibiymis. Tek korktuklari cok hizli giden motosikletler.Babam yine seyahatlere cok cikiyor. Tek fark mesafeler kisaldi o yuzden cabuk gidip geliyor.

Ne cok haber birikmis degil mi ? Umarim bir sonraki mailimi kendi ellerimle ben yazar yollarim. Hepinizi kucakliyorum ve 2010 yilinin saglikli ve mutlu gecmesini diliyorum.Annem ve babam da sevgilerini yolluyor…

Berk Bali



Benden bazi inciler….(2008)

-Burdanim

- I bitti (bittirdim)

- Baba go to ise (Babam ise gidiyor)

-I want kucuma (kucak istiyorum)

-Ben school da is yapiyorum sen work de is yapiyorsun baba

-Yildiz ve ay dede..o  Turkish yapiyor.(Turk bayragi tanimi)

-Gozumu kapayinca hikayetler(hayaletler)geliyor. Gece yatarken…



Simdilerde …(2009)



-          Anne sus lutfen. Meditasyon yapiyorum.(okulda ogretmeni yaptiriyormusJ)

-          Armim itchy oluyor. (kolum kasiniyor)

-          Korkmak birey yok (korkacak birsey yok)

-          Sen hayir diyersen ben hic TV acmayacagim

-          Sen almadin beni okuldan long long time

-          Beyaz kiz cok beautiful (dansoz kizi gorunce)

-          Benim burnum akimi gitti(burnum artik akmiyor)

-          Yardim ettim yok dedim sana (yardima ihtiyacim yok..)

-          Anne sen cita misin? (herseyi cok hizli istiyor annem)

-          Ayasi var (ayagi var),kuyrusu var (kurugu), evisi



Birazda konusmalar…..



Bacagindaki hafif koyulasmis killari gostererek..

Anne:   Bak killarina Berk J

Berk:    Biliyorum. Babaya donusuyorum.



Anneannesi 10 gun boyunca masal anlatti. O gun Berk anneannesine anlatiyor.

-Bir yokmus, bir varmis…



Berk’in trafik isigi tarifleri….

Kirmizi isik DUR

Yesil isik GEC

Sari isik HAZIR GITMEK (ready to go)



Berk: Biz Turkce konusuyoruz . Evet?

Anne: Evet

Berk: Peki niye Turkce konusuyoruz.

Anne:Cunku biz Turkuz.

Berk: Peki , niye Istanbul’da oturmuyoruz?Hep ucaga binip gidiyoruz?

Anne: ????



Berk : Mavi ve sari ne yapar?

Anneanne: Fenerbahce

Berk: Hayir yesil.



Berk: Anne, neden B A’nin yaninda? (alfabenin sirasindan bahsediyor)

Anne: ??? Bilmem

Berk: Belki A B’den cok word var ama XYZ’den cok word yok. O yuzden??

Anne: Mantikli bir aciklama , olabilir



Kuzenleri Beliz ve Can hakkinda…

Ben cok buyudum. O yuzden Beliz ve Can’a bakicam. Beliz’den kotu adamlar birsey alirsa ben de ona Kung Fu atarim hemen oler.

Yaz haberleri ve Iyi bayramlar 26 Eylul 2008

Herkese selam,

Sizleri bilmem ama ben bu yil super bir yaz tatili yaptim.Bol bol kuzenim Beliz’le oynayip tam 4 kere Kung Fu Panda filmini sinemada seyrettim.Nerdeyse hergun yuzup, bol bol arkadaslarimla gorustum.Anneannemle hasret giderip hayatimda ilk defa Ankara’ya  gittim.

Bu sene yazin yaptigim en buyuk degisiklik 5 hafta boyunca Beliz’in okulu MEF’de yaz okuluna katilmam oldu.Hem cimnastik, yuzme, basketbol gibi spor aktivitelerine hem de folklor,satranc gibi daha once yapmadigim bazi kurslara katildim. Annemin ogretmenlerime Turkce konusmamalarini rica etmesinden mi yoksa sadece Turkce konusan cocuklar ile birlikte olmam yuzunden mi bilmiyorum , bu yaz Turkce’yi soktum.Annem ve babamla sadece Turkce konusuyorum.Ozellikle Sangay’a dondukten sonra Turkce konusmanin cok az kisiye nasip olan bir ozellik oldugunu J(sinif arkadaslarima Turkce sorup cevap alamayinca) anladimBu durum yardimci ablamizin (ayimizin)da cok hosuna gitmedi. Daha yeni ingilizce ogrenmisken benim evde Turkce konusmam ve anlayamamasi onu uzuyor.Cogu zaman ben veya annem tercume etmek zorunda kaliyoruz. Belki de yakinda Turkce ogrenir. Kimbilir?Turkcem biraz aksanli ve ingilizce grammerli olsa da artik konusabilmekten zevk aliyorum.Yazdan once bazi konusmalarim asagidaki gibiydi:



Emrah: Sibel, haber seyredebilir miyim?

Sibel: Seyret

Berk: Ben de seyret , too



-Cikar my socks (coraplarimi cikar)

-Sok your hand (elini sok)

- I put the tabaks on the table at mama time.

-No talk to me cunku my ears are hurting. (because bir turlu diyemiyorum,neden?hicbir fikrim yok)



Simdi ise soyle cumleler kuruyorum:



-Bu yok benim evde

- Sen almistin mi?

- Yardim et bene (nedense bana diyemiyorum,bu Turkce grammer gercekten zorr)

- Biz gitmedik Beliz evine. 

-Ben Didi (DVD) izlemedim bugun .Evet?



Bu arada anneannem bana yatmadan dua etmesini ogretti. Ben duayi biraz degistirdim tabi.

Orijinali: Bana, anneme ve babama iyilik ver.Amin.

Benim versiyonum: Benim anne ,baba iyilik verdi. SobeJ



Gelelim bu yazin olan  diger gelismelerine..Artik ceketsiz ve kolluksuz yuzebiliyorum.Suyun ustunde yardimsiz durabiliyorum.Yuzmeye gecen seneden beri gidiyordum ama esas ilerlemeyi yine yaz okulunda hergun yuzerek basardim.Bu yuzden dondugumuzde yuzme dersine gitmek istemedim.Onun yerine Kung Fu Panda’nin da etkisiyle Kung Fu dersleri almaya basladim.Bu sene okula tum gun gittigim ve geldigimde cok yorgun oldugum icin annem okul sonrasi bir faaliyetin uygun olacagina karar verdi.

Bu sene Mr. Michael adinda erkek  bir ogretmenim var.Gecen seneki sinifimdan Ryan, Craig, Selma, Selina, Julia,Holly  ile  yeni katilan Cady ve Phoebe birlikte bu sene sinifta 9 kisiyiz.Okulumu cok seviyorum.Servise kosa kosa gidiyorum, bazen de donuste serviste biraz kestiriyorum.Bu sene Cince dersleri almaya basladik. Bazen gelip annemlere ogrendiklerimi soyluyorum.Ayrica hergun adimi yazma calismalari yapiyoruz annemle. Sinifta adini dogru yazamayan tek kisi olmam annemi biraz uzuyor.Yakinda basaracagim gibi gorunuyor.Simdilik BER yazabiliyorum.



Annemle babama gelince.Annem bu yaz yeni evimiz, ustalar,telefoncular ,problemler ve aksakliklar ugrasmaktan,evi temizlemekten cok yoruldugu icin kendini nasil Sangay’a attigini bilemiyor.Onun icin pek tatil sayilmasa da yazi Turkiye’de gecirmekten ve 5 sene sonra Ankara’ya gidip arkadaslarini gormekten cok mutluydu. Annemin Cin ile ilgili bir yazisi www.minikeller.com web sayfasinda yayinlandi ve bir dergi yazilari ile ilgileniyor..Bu sene yine Kanada’daki universiteden ders aliyor. 3  ders daha alirsa Isletme diplomasi alabilirmis. Bu yilki hedefi isletme programini bitirmek.Ayrica TCM(Cin tibbi) ve resim  derslerine gitmeyi dusunuyor.Arada bir de burdaki Turkleri bir araya getirecek organizasyonlar duzenliyor. En son iftar yemegi duzenledi. Biz cocuklar cok eglendik. Bize “bezirganbasi” ve “yag satarim” oynattirdi. Bazilarimiz hayatinda ilk defa oynamasina karsilik hepimiz cok sevdik.

Babam bu aralar yeni pasaport alma, oturma vizesini uzatma gibi islemler yuzunden pasaportsuz, bu nedenle seyahat edemiyor. Bu durum babamin hosuna gidiyor mu bilmiyorum ama annemle ben mutluyuz. Babam artik cok kilo aldigini kabul edip diyete  basladi. Dondugumuzden beri 6 kilo verdi.Azimle devam ediyor. Bu kararin en buyuk sebebi bu yaz oldugu burun ameliyati sirasinda doktorun kilo vermezse ilerde nefes almasi ile ilgili baska komplikasyonlar yasiyacagi seklinde uyarisiydi.Ameliyat basarili gecti ama iyilesmesi yaklasik 2 ay surdu.



Sizin de farkettiginiz gibi cok hareketli bir yaz sonrasi ayni derece dolu gecen Cin hayatimiza geri donduk.Tek istegimiz herkezin saglikli olmasi. Sizlere de Esder ailesinin sozcusu olarak ,ben BERK BALI, saglik ve mutluluk dolu bir bayram gecirmenizi diliyoruz.

Haberleselim….





Burdanim

I bitti

Baba go to ise

I want kucuma

Ben school da is yapiyorum sen work de is yapiyorsun baba

Yildiz ve ay dede..o  Turkish yapiyor.(Turk bayragi tanimi)

Gozumu kapayinca hikayetler(hayaletler)geliyor. Gece yatarken…

Sunday, April 24, 2011

Artik kocaman oldum tam 4 yasindayim 1 Mayis 2008

Herkese merhaba,

Artik tam 4 yasindayim.Kocaman abi oldum.Tabi bazen isime geldigi icin bebek olup kucuma (kucak) istiyor olsam da  “ben kendim yaparim artik abi oldum “edalariyla dolasiyorum cogu zaman.

Yeni yilda hem cimnastige basladim hem de Lego workshop’una gidiyorum.Yuzmeye de devam.Anlayacaginiz haftanin 3 gunu doluyum.En az bir gun de annemle oyun yerlerine gidiyoruz.Pazarlari genellikle dinleniyorum.Havalar gecen haftadan beri cok guzel.Artik bol bol disariya cikiyorum.En onemli havadis ise artik cok iyi bisiklete biniyor olmam.Bir sene once babamlarin aldigi bisiklete bir turlu binmek istemiyordum.Annem yeni yilin basinda burada yayinlanan bir dergi de yarismaya katilip pedalsiz (mbikey deniyor)bisiklet kazandi.Almanya’da cok kullaniliyormus. O bisiklette dengemi nasil saglamam gerektigini ogrenip yurumekten daha hizli gidebilecegimi gordum. 1 ay sonra da normal bisikletime binmeye basladim.Artik sabahlari sitenin ana kapisindan kalkan otobusume bisikletle gidiyorum. Kafama kaskimi kendim takip cikariyorum.Hatta annem artik yorulunca beni tasimamak icin hayvanat bahcesine ve parklara da bisikletimi goturuyor.



Yeni yeni ev gezmelerine basladim. Arkadaslarim bazen bize oynamaya geliyor , bazen de ben onlara gidiyorum. Gecen hafta arkadasim Selina’nin evine okul otobusu ile gittik ve sonra annesi beni eve getirdi. Anlayacaginiz kendi basima bile gidebiliyorum artik . Eve gelen arkadaslarimla cok guzel oynuyor ve oyuncaklarimi paylasiyorum.Hatta cogu arkadasim gitme zamanlari geldiginde evimizden ayrilmak istemiyor. Bazen de evimize gelmesini istedigim arkadasim olursa  “can my arkadas come to my eve ?“ seklinde karisik cumleler kurarak herkesi gulduruyorum.



Gelelim bu seneki dogum gunu partime. 1 hafta once baslayan “bugun mu yarin mi?” sorularimin sonunda gecen Cumartesi gunesli  bir gunde yine bahcemizde dogum gunu partimi gerceklestirdik.Bu sefer hem icinde ziplanan sisme kaleden hem de palyaco vardi partimde. Pastami da internetten ben sectim. Iki katli, ustunde dinozor ve yanardag olan ve kenarindan nehir akan cok guzel bir pastaydi. Herkes cok begendi.Annem yine tanidigimiz herkesi cagirinca 50 buyuk ve 30 cocugun katildigi bir solene (anneannemin degimi ile dugune) donustu dogum gunu partim.Yine leziz Turk yemekleri (yaprak sarma, kizartma,kisir,sis kebap )yapildi.Katilan herkesin cok hosuna gitti.



Annemle babama gelince..Babam son 3 ayda sadece 3 hafta Sanghay’da bulunarak yeni bir rekor kirdi. Onu cok uzun zaman goremeyince geldiginde tam anlamiyla babama yapisiyorum. Her an ve heryerde onunla olmak istiyorum.Birlikte guzel vakit geciriyoruz.Annem yakin iki arkadasinin Sangay’dan ayrilmasinin boslugunu doldurmak icin ilk once 23 Nisan kutlama komitesine girdi.Burada yapilan kutlamalar basariyla gecti ama bayagi yoruldu.Bol bol toplantilara katilarak beni de biraz ihmal etti. Yeni bir hobi de edindi son zamanlarda. Resim yapmaya basladi. Buradaki komsumuz olan bir arkadasindan ders aliyor. Bu donem ayrica yeniden Concordia universitesinden Proje Yonetimi dersi almaya basladi. Grup calismasi gereken odevleri uzaktan nasil basarabilecegini bilmiyor.Onumuzdeki ay ogrenecek.



Bu sene ailecek Malezya’ya gittik. O gezide de ben cok hastalandim. 3 gun boyunca devamli kustugum ve sonra annemle babama da gecirdigim icin Kuala Lumpur’daki otel odamizi sehirden daha cok gorduk. Annem geleneksel kocasiz-cocuksuz tatilini bu sene Japonya’da yapmaya karar verdi. Osaka ve Kyoto sehirlerini gezdi. Geldiginde cok begendigi anlata anlata bitirememesinden belliydi.



Bizden haberler bu kadar..Sizlerin haberlerini bekliyoruz. Bu arada haziran sonu Turkiye’deyiz. Ilgilenenlere duyurulur..

Berk’den Yeni yil ve Bayram Mesaji 17 Aralik 2007

Herkese Merhaba,

Yilda ikiye inen mektuplarimin 2007 yilina ait son  satirlarini yaziyorum.Ilk once bizden kisa haberler vereyim.

Yaz tatili donusunde hemen yeni okuluma basladim.Herhalde 3 senede 4. okulum oldugu icin hic yadirgamadim. Benim icin buyuk degisiklik bu sefer okula servisle gidip geliyor olmam oldu. Sabahlari sitenin kapisina gelen buyuk mavi bir otobus var. Butun ogrenciler o otobuse biniyor. En kucukleri benim, tabii yas olarak. Otobus sabah 7:30 da aldigi icin bazen kaciriyorum. O zaman da babamlar beni arabayla goturuyorlar. Donuste kucuk bir minibus ile geliyoruz. Cunku bu sene okulum yarim gun ve oglen yemeginden once eve donuyorum. Bu serviste de Salina diye bir arkadasimla birlikte geliyoruz. Onun evi cok uzakta oldugu icin bazen yaninda yiyecek getiriyor. Tabi ben de goturmeye basladim. Birbirimizle getirdiklerimizi paylasip gule oynaya geliyorum eve. En cok yildiz seklinde cilekli “star cookies” leri seviyorum.Ikinci degisiklik, okula artik uniforma ile gidiyorum.Mavi  lacivert t-shirt, pantalon takimim var. Ilk zamanlar Ben’in (komsumuzun 7 yasindaki oglu) okuluna gidiyorum diyerek benimsemediysem de simdi Berk’in okulu oldu. Her sabah sinifa girince “I’m here” diye geldigimi duyuruyorum.

Sabahlari da “ my friends are waiting me” soylemleri ile okula hazirlaniyorum.Dilim cok acildi. Durmadan konusuyorum ve sonunda “why” sorularina basladim.Halen ingilizce cumle kurmayi tercih ediyorum. Cince yaklasik 20 hayvanin adini ogrendim ama baska kelimeler dagircigima eklemiyorum. Turkceye bazen dilim donmese de tekrar ediyorum bu yuzden biraz daha Turkcem gelisin diye yilbasina tekrar Istanbul’a gidiyoruz.Sonbahar donemi yuzme kursuna gittim. Ogretmenin dediklerini yapmak istemesemde ozellikle oyun ve sarki bolumlerinde cok egleniyorum.Bu arada sitede yasitim 6 cocuk oldugunu da bu sayede ogrendim.Arada annem davet ediyor ve evde bu arkadaslarimla oynuyorum.

Annemle babama gelince. Annem de bu donem Web tasarimi kurslarina gitti. Bana web sayfasi yapacagina soz verdi ama bu tembellikle ne zaman yapar bilmem.Babam halen cok seyahat ediyor. Biraz azaldigini soyluyor ama annemle bana pek azalmis gibi gelmiyor. Hatta bir ara o kadar uzun sure  yoktu ki Sangay’da kaldigi ilk Pazartesi aksami isten eve donunce ona inanamaz gozlerle bakip “ You come to Berk’s house ?”  diye sordum.(soru cumlelerini grammer ile degil tonlama ile yapiyorum bu arada)Birkac yasanmis olayi mi da aktarmadan edemeyecegim.

Yardimci kadin kabugu kararmis muz vermek isteyince cevabim: I don’t want chocolate banana.

Cilekleri yikarken temizleyip koymam gereken kaba da su doldurmak isteyince annem hayir dedi. Benim cevabim: But Cilek wants to swim.

Babam Lego oyuncagima yardim edip kurdugunda : Good boy!!



21 Aralik’ta ailecek istanbul’a gelecegiz. 11 Ocak’a kadar ordayiz. Istanbul’dakilerle gorusmek uzere hem Yeni Yilinizi ailecek kutluyoruz hem de Iyi bayramlar diliyoruz.


Berk’den 3. Yil Mesaji 31 Mayis 2007

Herkese tekrar merhaba,

Biliyorum artik yilda 1 kere ancak yaziyorum ama inanin benden kaynaklanmiyor. Annem cok tembel oldu bu konuda.Umarim yakinda duzelir.Ben de cok haber var.Hemen baslayayim.

Gecen sene Turkiye donusu Sehrin dogu yakasina tasindik.Evimizden cok memnunuz. Site cok temiz, evler cok konforlu. Site icinde cocuklar icin 3 adet acik, bir kapali oyun parki var. Ayrica gym salonu ve acik-kapali havuz bulunuyor. Ben yuzmeye bayiliyorum. Annem bana yelek giydiriyor. Devamli havuza atliyorum. Kafami suyun icine sokup 4-5 saniye gidebiliyorum.

3. yas gunumu bu sene evde buyuk bir parti vererek kutladik. 45 buyuk,15 cocuk vardi. Annem 3 gun 3 gece calisti. Genelde Turk yemekleri yapti.Bir tane palyaco gelip balonlarla eglendirdi bizi.Bahce tam anlamiyla parti yeri oldu, cadir bile kurduk. Herkes cok eglendi.

Bu sene leylegi tam anlamiyla havada gorduk. Amerika, Tayland ve Avustralya’ya gittik. Cok yogun gecti. Bazen annemle babami cildirttiysamda donusunde buyuk degisimler oldu.

En onemli haber bezi biraktim.Hem de sabah aksam ayni anda. Arada kucuk kazalar yasasak da cok guzel idare ediyorum. Havuza bile cis yapmiyorum. Cikip tuvalete gidip geliyorum.Geceleri de uyku sersemi bazen kafami kapiya vursamda simdilik onemli bir yaralanma yok.

Ikinci onemli gelisme artik daha fazla konusabiliyorum.Genelde cumleleri ingilizce kurmayi tercih ediyorum.Bazen ingilizce-turkce karisiyor. “Baba ise gidiyor“ benim dilimde “Baba go to ise “ Size ilginc kelime dagircigimdan birkac ornek vereyim.

Das/ Zuha  -    Zurafa

Amos   -           Animals

Nunus  -           Yunus

Keke    -           Ekmek

Tomi    -           Domates

Sutmilk-          Sut

BIC                 - banyo

Big BIC          -Havuz



Hayvan oyuncaklarina bayiliyorum. Evde 50 tane degisik hayvan vardir herhalde. Nerdeyse hepsinin adini biliyorum.Her gittigimde oyuncak olarak kucuk hayvan aliyorum.Evdeki hayvanlardan 3-4 hayvanat bahcesi cikar herhalde.

Bu sene basi okulum kapandigindan baska bir okula basladim.Eski sinifimdan 2 arkadasim var. Okula bayagi alistim.Fakat yeni tasindigimiz yere cok uzak oldugundan Yaz sonu yeni bir okula baslayacagim. Boylece 3.5 yasima gelmeden 4 okul degistirmis olacagim. Annem yeni okulumu sevmem icin dualar etmeye basladi bile. Bu okul evimize 5 dakika. Hatta alistiktan sonra servisle yollamayi dusunuyor.

Annemle babama gelince. Annem cince’yi birakti. Ogrendiklerini kullansa yetecegini soyluyor.Babam azalticagini soylese de is gezilerine yogun bir sekilde devam ediyor. Cok yorulsa da isleri iyi gidiyor. Bize temizlige gelen ve arada bana bakan “ayi” haftanin 4 gunu gece bizde kaliyor. 3 gunu evine gidiyor. Anneme cok yardimi oldu, benimle de cok iyi anlasiyor.
Bizden haberler bu kadar. Size son resimlerimden yolluyorum.Artik kocaman oldum. 4-5 yas kiyafetleri giyiyorum.Annemle ben Turkiye’ye 3 Temmuz’da geliyoruz.Gelince beni taniyabilirsiniz umarim.:) Babam 27 Temmuz gibi bize katilacak. Gorusmek uzere

Berk’den Yeni Yil Mesaji 25 Aralik 2006

Herkese merhaba,

Annemin uyusuklugu bana da gecti herhalde cunku yaklasik 10 ay once yazmissim son mektubumu. Onumuzdeki sene daha iyi bir performans bekliyorum kendimden.

Cok zaman oldugu icin bu seneyi ozetlemek isterim ilk once.Uzun suredir yazamamamin en buyuk nedeni bu sene cok hastalanmis olmam. Gecirmedigim hastalik kalmadi gibi bir sey. Gecen bahar 4 ay bugday alerjisi ile ugrastim.Kasinmak,ekmek-makarna-biskuvi gibi en sevdigim yiyecekleri yiyememek gercekten zorladi beni . Sonrasinda yazin  atese bagli havale gecirdim.Bronsit,astim da cabasi. Simdilerde de hastalanmiyor degilim ama daha hafif ve daha uzun geciriyorum.

Bu sene Mayis’ta Tayland’a gittik. Bzim icin cok guzel gecti. Ben bol bol havuza girdim,saatlerce cikmadim. Sonra yazin Kanada’ya gittik.Ben annemle Sangay’dan babamda Isvicre’den gelip Montreal’de bulustuk. Annem ile babam vatandaslik sinavina girip sonunda benim gibi onlarda Kanada’li oldular.Vize probleminin kalktigina cok seviniyorlar. Kanada’da tum arkadaslarimla gorustum, Toronto’ya bile gittik.Havalarda cok guzeldi o yuzden harika gecti. Sonra Sangay’a geri donduk . Burasi yazin cok sicak, nefes alinmiyor. O yuzden annem yazin Sangay’da birdaha kalmamaya karar verdi. Agustos’da da Turkiye’ye gittik. Bol bol denize girdim,yeni arkadaslarla tanisip oynadim. Ama en iyi kuzenim Beliz ile anlastim.Sangay’a geri dondugumden beri Beliz ve Banu yengem dilimde.Hep onlari soruyorum.Bu arada tum ailemizin buyuklerini de gorme firsatim oldu.Harika zaman gecirdim.Gelince tekrar okula basladim . Kasim ayinda eski evimizden tasindik.Simdi karsi kiyida Pudong tarafindayiz. Yeni evimizi cok seviyorum,hergun disari cikiyorum veya oyun odasina gidiyorum. Artik baska kardesler yoksa pek oynamayi sevmiyorum. Hep oynayacak arkadas ariyorum.

Pudong tarafina gecince annem burdan okul bakti ama ya yer yok veya 3 yasindan sonra aliyorlar. Tam eski okuluma devam etmeme karari verdi bu sefer okulum lokal lisans ile enternasyonel egitim yapamayacagi icin kapandi. Birkac arkadasimdan ayri kalmayayim diye yine eski kitada (Puxi tarafi) bir okula devam edecegim. Agustos gibi yeni okuluma-ki henuz karar vermedi annem- baslayacagim.

Ben de ki fiziksel gelismeler iyi olsa da (1m uzerinde ve 19 kg’yum) sozel gelismem cok iyi degil.Halen kendi dilimle konusmayi seviyor ,kisa cumlelerde ingilizceyi tercih ediyorum.Annem zorladiginda dilimin dondugunce Turkce tekrarliyorum ama simdi biraz Cince’de girdigi icin annem biraz umudunu yitirdi.Turkce ve Ingilizce saymaya nedense 4,5..ile baslasamda Cince’yi 1,2,3,5 diye sayiyorum. Daha cok firin ekmek yemem  gerekecek.Bu arada halen bezleniyorum, kaka yapacagim zaman yanima kimseyi istemedigim gibi gelenleri sert “Go ,Go” nidalari ile geri ceviriyorum. Annem bu konuda da yaza kadar umudunu yitirmis durumda..

Annemle babama gelince..Ikisi de sonunda Concordia universitesindeki programlari bitirdiler,diplomalarini bekliyorlar.Babam yine cok fazla seyahat ediyor ama biz biraz daha alistik yokluguna. Yeni evde yardimcimiz 4 aksam bizimle kaldigi icin annem daha rahat ediyor. Babamin en buyuk haberi ise sigarayi birakmis olmasi. Tam 7 haftadir icmiyor. Annem bile bu kararini saskinlikla karsiladi ve sonuna kadar destekliyor. Annem eskisi gibi ev alisverisi,yemek ve benimle ugrasiyor.O da tekrar Ocak ayinda cince derslere baslayacak.

Bizden haberler boyle..Biraz da sizler haber verin ve ekdeki resme bakmayi unutmayinJ Herkesin Yeni yilini kutlar ; 2007 yilinin sizlere ve sevdiklerinize saglik, mutluluk ve basari getirmesini dileriz.Ayni zamanda Kurban bayraminizi yeni yilla birlikte kutlariz.

Herkesi kucakliyoruz. „ Big hugggg“

Berk’den ilk Sangay mektubu 28 Subat 2006

Herkese merhaba,

Biliyorum, benden uzun sure haber alamayinca bu cocuk (artik bebek degilim) bizi unuttu mu diyorsunuz ama sizleri unutmadim.Sadece Sangay’a tasinmamizdan sonraki 2 ay boyunca cok hastalandim. Ya kusuyordum ya da oksuruyordum. Annemler beni tam 5 doktora goturduler.O yuzden yazmaya vaktim olmadi.

Ben de ki gelismelere gelince…Artik cok hizli kosabiliyorum. Bazen yakalamakta zorluk cekiyorlar. Istemedigim yonlere gitmem gerekiyor veya istemedigim bir sey yaptirmaya calisiyorlarsa kendimi yerlere ativeriyorum. Cok agir (16kg) oldugum icin bunun iyi bir taktik olduguna karar verdim. Bazen annem kucagina alip zorla tasiyor bazen de yerde birakiyor.Genelde bir sekilde kalkiyorum.

Konusmama gelince..Halen Berk dili kullaniyorum.Kelimelerim Turkce, ingilizce, simdi de Cince suzgeclerinden geciyor ama hicbirine bir anlam veremiyorlar.Cok uzun sure “ baba, dog,at,car“ olan yari ingilizce yari Turkce dagarcigima yeni kelime olarak “ anne, apple, star,hat,agac,dede,kaka“ ekledim.Artik kelimeleri soylemeye calismaya bayiliyorum.(muza mu demek gibi)

Burda bir Ingiliz yuvasina gitmeye basladim.Hergun sabahtan oglene kadar ordayim.Okulumu cok seviyorum.Kanada’daki gibi aglamadim ve cabuk alistim.Artik gule oynaya,kirmizi sirt cantami tasiyarak gidiyorum.Hafta ici 2 gun de muzik ve resim dersine basladim.Ozellikle resim dersini cok seviyorum.Boyalarla heryeri boyuyor, sularda ellerimi yikayacagima yari yikaniyorum.

Bu arada bize hergun “ayi“ dedikleri bir yardimci abla geliyor. Ben okuldayken temizlik yapiyor. Uyandiktan sonra benimle oynuyor. Sitemizde kucuk kapali bir oyun salonu var. Oraya birlikte gidiyor, sitenin diger cocuklari ile bol bol oynuyorum.Hatta bazen eve girmek istemiyorum.Ilk geldigimde “Teletubbies“ seyrediyordum devamli.Simdi daha az seyredip daha cok oyun oynuyorum. Yaz gelse daha da iyi olacak eminim.

Annemle babamdan da kisaca haber vereyim. Babam cok fazla calisiyor ve genelde baska ulke veya sehirlerde.Haftasonu ancak gorusuyoruz. Son zamanlarda cok guzel telefonda konusuyorum babamla..Ona kendimce biseyler anlatip sorularina cevap veriyorum.Halim cok sirinmis.Annem Cince kurslarina basladi.Cok zor oldugunu soyledi ama “ayi“ile az da olsa anlasmaya basladilar.Bu arada tum evin alisveris ve rutin isleri ona bakiyor. Tabii babam yokken benimle ilgilenmek baslica gorevi.

Benden simdilik haberler bu kadar..Lutfen arkadaslarimin resimlerini yollayin ve biraz da kendinizden haber verin.

Berk’den yeni haberler 19 Eylul 2005

Herkese uzunca bir aradan sonra merhaba,

Son mektubumda ilk adimlarimdan bahsetmisim.Ne kadar zaman gecmis!Simdi yurumeyi birakin,kosuyorum.Ozellikle kosarken yanaklarim oyle sallaniyor ki gorenler  bana bakip guluyor.Yurumeyi basardiktan sonra emeklemeyiJogrendim.Merdivenleri el ve ayaklarimi kullanarak cikmayi basardim ama eger yanlarda demirler varsa onlara tutunarak cikmayi yegliyorum.Merdiven inerken halen kendimi atiyorum.Bir tek onu tek basima beceremiyorum.O kadar cok yuruyorum ki bacaklarimdaki yaglari bile yaktim.Annem beni cok kiskaniyorJ

Bu yaz havalar cok guzel gecti.Annemle sabah aksam disardaydik.Annemin degimiyle –gunes koruma yagi surmemize ragmen-ikimizde de amele yanigi oldu.Devamli parklardaydik.Ayrica 2 ay yuzme dersine de gittik.Bol bol su fiskirtmasini ogrendim.Evimizin yakinindaki kucuk gole gelen kuslar ve ordeklerle bayagi hasir nesir oldum.Sadece onlari atmam gereken ekmekleri kendim yedigim icin Jbeslemeyi beceremedim.Yazin iki kere cadirla kampa gittik.Ben cok eglendim ama geceleri soguktan cogunlukla arabada yatmak zorunda kaldim.Bol bol gole girdim.Ama annemle babam cok yoruldular.Ben biraz buyuyene kadar cadir tatiline ara vermeye karar verdilerJ

Mayis ayinda babam Cin ve civarindaydi.Annemle ben burda yanliz kaldik.Ozellikle annem icin zor gecti o bir ay.Arada bir hafta biz de Amerika’ya kactik.Cok degisik ve eglenceli gecti bu kacis .Babam gelince beni yururken buldu. Ama tekrar babama alismam yaklasik 1 ayimi aldi. O yuzden bu sefer ikimizi cok ayri birakmak istemedigi icin annem erken Sangay’a gitmemize karar verdi.Babam Ekim ortasi biz de kasim ortasi Kanada’dan ayrilip Cin’e gececegiz.

Esas onemli haberin ise “ARTIK OKULLU OLDUM” Haftada 3 gun yuvaya gidiyorum.Ilk gunler cok agladim.Bazen beni aldiklarinda 2 saat hickirigim devam etti.Sonra sonra alistim.Simdi hala sabahlari biraz agliyorum annemden ayrilirken ama hic olmazsa ayaklarim geri geri gitmeye araba park yerinde baslamiyor.Hatta sinifima kadar gule oynaya gidiyorum.Gecen hafta oglenleri orda uyumaya basladim.Ben annemden ayrildigim icin agliyorum ama anneminde biraz daha kendine gelip enerji kazandigini gormek beni mutlu ediyor.Beni almaya her geldiginde kosarak ona sariliyorum.Bir suru arkadasim oldu.birlikte oynamasam da onlari gozlemlemeyi cok seviyorum.Bol bol sarki soyluyoruz.Artik kendi basima yemeklerimi yiyorum.Biraz dokuyorum,biraz oynuyorum ama annemlerin beni beslemesini artik istemiyorum.Onlarda beni kendi halime biraktilar. Bazen etrafi cok kirletsemde annem soylenerek temizliyor her seferindeJ

Evet iste boyle..Ben de havadis cok..siz de bir haber yok mu?

Bizden selam.

Berk’den bir haber 12 Mayis 2005

Merhaba,

Bugunku bir basarimi sizlerle paylasmak istedim. Annem beni bu hafta sitedeki bir cocuk parkina goturdu hergun. Tabani kum olan ,kaydirak ve salincaklarin oldugu guzel bir park. Salincagi cok sevmiyorum ama kaydiraga bayiliyorum. Cok guzel kaymasini ogrendim. Kendimi birakiveriyorum, bir de sonra yatiyorum.Hooppp.Cok zevkli.Baskalarin kovalari ile oynamaya bayiliyorum. Annem yarin bana da kova-kurek alacagini soyledi. Devamli baskalarin kovalari ile oynamak olmazmis..Niyeyse..

Esas haberim baska..Bugun annemin elini,daha dogrusu parmagini birakip 4-5 adim attim kendiligimden. Bazen annemler zorluyordu  ama bu sefer kendim yaptim. Daha da onemlisi birinin kucagina atlayip yada dusup bu macerayi bitirmedim. Ayagimin ustunde durup dusmeden bekledim annemi...Evet artik yurume maceram basladi sayilir.Size gelismeleri aktaracagim.

Hepinizi opuyorum.

Tam 1 yasindayim 25 Nisan 2005

Herkese Merhaba,

Bugun  25 Nisan ve ben tam 1 yasindayim.Dunyadaki ilk yilimi tamamladim. Oldukca hareketli ve yeniliklerle dolu gecti.Bir cok sey gorup bir suru sey ogrendim.Artik annemlerin tek elini tutup kosturabiliyorum.Cok guzel yuruyorum ama arada dengemi kaybettigim icin riske girip kendim yurumeye calismiyorum.Sadece yatagimda kenarlara tutunarak gidip geliyorum.Boyum 82cm.kilom 13 kg.Biraz iri bir bebegim…



Havalar guzellestigi icin artik annemle carsi yerine parklari dolasiyoruz. Kopekleri ve kuslari kovalamaya bayiliyorum. En buyuk eglencem merdiven inip tirmanmak ve dukkanlara girip cikmak.Bir de insanlara cok dikkatli bakiyorum, bazen bana gulumsemek zorunda kaliyorlar. :) Hele birileri benimle ilgilenirse arkalarindan takip etmeye bayiliyorum.



Gece ay babam bizi Toronto’ya goturdu.Orda bircok kisiyi ziyaret ettik ve ben ilk defa havuza girdim. Ilk gun cok korktum. Anneme yapistim, havuza dahi bakmadim. 1 saatte suya girebildim. Ama ikinci gun havuzdan cikmak istemedim.



Dislerimin sayisi 6 oldu ve ben hergun onlari fircaliyorum!! Artik herseyi yiyorum.Ozellikle kofte,balik ve tavuga bayiliyorum.Kucuk parcalar halinde bana veriyorlar ben de cigneyip yutuyorum.Bu arada portakal suyumu bardaktan icmeye basladim. Annem yakinda su ve sutumu de bardakta verecekmis.Biberonumdan ne istiyor anlamadim ya!! neyse



Cumartesi bana dogum gunu partisi yaptilar.Evi suslediler ve  arkadaslarini cagirdilar.Ev cok kalabalikti ve ben cok eglendim. Bir suru guzel oyuncak geldi,hepsi ile hergun oynuyorum.Babam web kameradan yayin yapti Toronto ve Turkiye’ye..Boylece bircok kisi sanal da olsa katildi partimize.Pastamda "Nemo " resimli okyanus pastasiydi.Dun de beni 23 Nisan senliklerine goturdular. Halk oyunlari ekipleri vardi. Icersi cok karanlikti ama ben hic korkmadim ve gosterileri cok guzel seyrettim. Sadece Turk bayrakli balon alamadim ona uzuldum. Artik bir daha ki sefere..



Benden  haberler boyle..Size dogum gunu partimden iki resim yolluyorum.Hepinizin ellerinden operim…..

Sevgililer Gunu mesaji 13 Subat 2005

Tum sevdiklerim,

Hepinizin sevgililer gununu kutlarim.Umarim bana olan sevginiz de hic bitmez.



Hazir yazmisken biraz da kendimden haber vereyim. Gecen hafta doktor amcaya gittik.Kilom  12kg,boyum 79 cm olmus. 1 yasindaki cocuklara artik tepeden bakiyorum ama kilom yuzunden halen yapmam gereken bazi hareketleri yapamiyorum.(yatar durumdan oturur duruma kalkmak, emeklemek gibi)Doktor amca agir oldugum  icin gec yuruyecegimi soyledi tabi annemlerin basindan asagi kaynar sular indi cunku ben onlara tutunarak yurumeyi cok seviyorum.Hem beni kaldirmaktan hem de yurutmeye calismaktan ikisinin de belleri agriyormus. Ne yapayim?Yurumeyi cok seviyorum. Ozellikle bir odadan elime esya alip baska odalara tasimaya bayiliyorum.Artik annemlerin yemeklerine de saldiriyorum,bana ufak parcalar halinde kofte,nohut,dolma gibi yiyeceklerden veriyorlar bende onlari bir guzel yiyiyorum. Artik bebek mamalari cok yavan gelmeye basladi!!

Alttan iki disim cikti,ustekilerde yoldaymis doktor amcanin dedigine gore..Annemle hemen hemen hergun bir carsiya gidiyoruz. Buralarda havalar bu kis sicak geciyormus ama tabi biz kapali yerlerde dolasiyoruz. Gecenlerde bir carsida gemi seklinde oyun alani vardi. Kopruler,tupler filan.Buyuk cocuklar kayiyor,cikiyor,atliyorlardi. Ben de arkalarinda ciglik cigliga kosturdum , cok eglendim.Bu aralar annemler inatciligimdan ve sinirli olmamdan sikayetciler ama onlarda oyle..Ne yapayim, ne gorursem onu ogreniyorum:)


Ilk yil Mesaji 11 Ocak 2005

Merhaba,

Yeni yil mesajindan beri gelismeleri aktarayim dedim. Ilk disim sag alttan cikti fakat komsu dis halen gorunurlerde yok.Yine de o kadar kasinmaya hic olmazsa bir tane disim cikti.Bu arada yeni okulum basladi. Gecen sene gittigim haftada bir aktivite sinifinin yenisi basladi.Bu sefer cok kalabalik. Tam 16 anne ve bebek var.Hic olmazsa artik en kucuk ben degilim. Ben de kucuk bir suru bebek geldi. Kimi sadece oturuyor,kimi emekliyor , kimi de yuruyor.Ben yurume hizimi ilerlettim ama halen emekleme yok!!Bu arada "gege", "mama","baba","nanana", "gi" gibi bir suru heceyi dagircigima kattim. Bazen cenem acildi mi annemler susturmak bilmiyorlar. Ozellikle sabah kalktigimda durmadan konusuyorum.

8. ay ve Yeni yil mesaji 24 Aralik 2004

Herkese Merhaba,

Bu sene ailenin en kucuk elemani olarak annem ve babam yeni yil kutlamasini benim yapmami istediler. Ama ilk once kendimden haberler verecegim.



 En buyuk haber yaklasik 2 aydir desteksiz oturuyor olmam.Artik oyuncaklarimla daha cok oynayip daha bagimsiz hareket edebiliyorum.3 haftadir  da yardimla yurumeye basladim. Yanlis duymadiniz acayip adimlar atiyorum, rap rap diye ve evi bir uctan bir uca dolasiyorum. Tabii ki annemle babam bana destek oluyor arkadan. Yoruldummu da oturuyorum hemen yere.Dolasmayi ve yeni kesifler yapmayi cok seviyorum.Bu arada “Hayir” diye bir sozcuk var. Elektrik kaplolarina filan elimi attigimda annem kararli ses tonu ile  bu kelimeyi soyluyor. Ilk zamanlar korkup agliyordum simdi ogrendim.Bu sozcuk, o ara yaptigim her neyse onu yapmaman gerektigini anlatiyor bana.Tabii arkamdan kosmaktan bizimkilerin belleri gitti ama yapabilecegim birsey yok. YURUMEK cok eglenceliJ)



Kati mamalara basladim.Sebzeleri biraz zor yiyorum ama meyvaya bayiliyorum.Tabi suttun yeri ayri.Bu arada her sabah 2-3 cay kasigi taze SIKILMIS portakal/greyfurt suyu icmeye bayiliyorum.Yaklasik 1 aydir haftada bir annemle aktivite grubuna katiliyoruz.Kaydirak,tahtravalli,kupler,merdiven filan var.Emekleme ve yurume egzersizleri yapiyoruz. Tabi ben emekliyemiyordum ama sinifin en kucugu bendim. Simdi ocak ayinda yeni sinifim baslayacak. Belki o zaman emeklemeyi ve iyice yurumeyi ogrenebilirim.Sarkilarda soyluyoruz.Bakti ki annem ingilizce cocuk  sarkilari bilmiyor hemen gidip bir CD aldi. Simdi evde onu dinliyoruz.



Annemle babama gelince Turkiye donusu hizli bir sekilde ders calismaya basladilar.Babam “ management” annem “marketing” dersleri aliyor Concordia universitesinden .Ikisi de derslerinden  gectiler bu donem.Ben de genelde geceleri erken yatip onlarin calismasina izin veriyorum.Gelecek donem daha zor olacakmis.Ben de elimden gelen destegi verecegim tabi J





Dislerimi hic sormayin.Hep kasiniyor, hatta bir ara atesim bile cikti.Annem bu gunlerde yemek yedirirken kasiga “tik tik” ettigini soyluyor ama gorunurde birsey yokmus. Atesimin bir nedeni de soguk alginligi olabilirmis. Doktor amca oyle dedi. 1 hafta kadar surdu ama simdi iyiyim.Burda hava sicakliklari -35C’lere kadar indi. Annemler bana -30C’ye dayanikli ozel montlar aldilar. Onlarlada hareket etmek ve oturmak cok zor oluyor ama ne yapalim kis bitene kadar idare edecegim artik.



Evetttt. Bizden havadisler bu kadar. Annem , babam ve kendi adima Yeni Yilinizi kutluyorum.2005 yili benim icin hareketli ve yeniliklerle gececek..Ailecek herkes  icin saglik ve mutluluk getirmesini diliyoruz.


6.5 ay mesaji 9 Kasim 2004

Herkese tekrar merhaba,



Ben artik 6.5 aylik kocaman bir bebek oldum.Artik dik olarak oturabiliyorum ve sebze-meyve yemege basladim.Hatta bazen annnemle babamin yemek tabaklarina da saldiriyorum.Gecen hafta 3. asimi oldum,hic aglamadim.Doktor amca beni cok iyi buldu.3 ay sonra tekrar ziyaretine gidecegim. Bu arada cok buyudugum ve yemek yemeye basladigim icin annem ve babam bana mama sandalyesi aldilar. Ayrica araba koltuguma da sigmadigim icin- ozellikle kalin montlarla biraz zor oluyordu- cok fiyakali bir araba koltugu aldilar.Artik araba seyahatlerim cok rahat. Hatta hemen bir Toronto yapip geldik.Bu aralar dislerim deli gibi kasiniyor ama hala tik yok. Ne zaman cikacak bu disler bilmiyorum.En onemli haber ise gecen hafta kendi odama gecmem oldu. Annemle babamin odasindan ayrilip kendi odama gectim. Artik benimde cok guzel bir odam var. Duvarlarima “Winnie the Pooh” yapistirmalari ve fosforlu yildizlar yapistirdilar. Cok sirin bir oda oldu. Orda hic korkmadan misil misil uyuyorum,bazen oyun bile oynuyorum.Simdilik benden haberler bu kadar....beni unutmayin..olur mu?

4.ay/2. asim 1 Eylul 2004

Herkese merhaba,



Pazartesi 2. asimi oldum. Asi olurken hic aglamadim.Ama asidan sonra aksama dogru  biraz mizmizlandim.Ama benim sucum yok...Dislerimde cikacak galiba cok kasiniyorlar ve bana rahatsizlik veriyorlar.

Doktor amca beni olctu ve tartti.Boyum 68.5cm,kilom 8.780kg geldi.Artik geceleri beslenmek icin kalkmaman gerektigini soyledi bu yuzden annem geceleri bana diyet uygulamaya basladi. Agladigimda su veya emzik veriyor.Bazen cok aglarsam besledigide oluyor ama yediklerimi de biraz azaltti, zaten cok yedigimde birazini cikariyordum. Artik annem ile babamin belleri cok agriyor ve beni daha az kucakliyorlar. O yuzden bu diyete harfiyen uyuyorum.Onlar gibi sisman olmak istemiyorum.(!)Artik Turkiye'ye gelmeyi iple cekiyorum. Ilk defa ucaga binecegim icin de cok heyecanliyim. umarim hersey guzel gider ve ben annemi hic uzmeden gidebilirim Istanbul'a...
Hepinize kucak dolusu sevgiler