Sunday, November 27, 2016

Türkiye'de 'expat' hayatı

12 yıl ,5 ülke ve 8 okul.... Bu Berk Balı'nın  hayatının özeti...

Berk Balı için gittikçe zorlaşan bir süreç... yeni arkadaşlar edinmek.. Onun tabiri ile 'arkadaş etmek' ( make friends )   Belki şu anda kendi ülkemde olduğum için ya da Berk Balı ortaokulda olduğu için -bilemedim- artık okul, okul aktiviteleri, velilerle tanışmaya  eskisi kadar zaman ayırmadığımı gördüm. Belki de yorulduğumdan 😏 ya da okulunun 30km uzakta olmasından....

Dün ilk defa 7. sınıf anneleri ile çocuklar için organize edilen bir aktiviteye katıldık. Neredeyse Aralık ayı oldu Ağustos'da yeni başladığı okulundan hiçbir anneyi tanımadığım için bu organizasyonu kaçırmak istemedim. Bu 3 saat benim için eskiyi anma, karşıdakini anlama, ülkenin başka yüzünü görme ve expat hayatın ülke değiştirdikçe çok fazla deişmediğini görme açısından süper gözlemlerle geçti...

'Empati' yapabildiğim için dil bariyerini, büyük şehirde oturma ve kullanılacak yerleri öğrenme zorluğunu, annelerin yaşadıkları iniş çıkışlarını çok iyi anlayabiliyordum.  Dışarda Türk imajının iyi olmamasından dolayı kendini anlatma ve bağlantı kurmada çok çaba harcaman gerekir; burada da yabancılar Türk olduğun için sözlerine dikkat etmeleri gerekir gibi düşünüyorlar, o yüzden temkinli konuşuyorlar.





Yeni öğrendiklerim ise Türkiye'de  'ikamet' almak için yaşanan zorluklar, Ağustos'da başvurulan izinler için Aralık'da mulakat beklemeler, vize sorunları vb... Türkiye'de çalışmanın gerekliliği olsa gerek   genelde çalışan babaların tatillerinin son güne kadar belli olmamasından dolayı önceden Noel ve yaz tatili planlarının yapılamaması  şikayetler arasındaydı.

Beni sevindiren yanı ise Asya'lıların Türkiye'de pek bulunmayan 'tofu' gibi yiyeceklerin internet siparisi ile aralarında satın aldıklarını ve  dağıtmalarını öğrenmek oldu. Aklıma Çin'deyken Istanbul'dan kilo kilo  taşıdığım  beyaz peynirler geldi ve  aramızda kısır için ince bulgur alışverişlerimizi hatırladım.

Değişmeyen 'expat' hayatı özellikleri ise....
  •  Dil kurslarına gitmek  ve yeterince dil pratiği yapamamaktan bahsetmek
  • Kendi dil ve kültüründen insanlarla sıkca bir araya gelmek
  • Aileye adanmış hayatlar
  • Şehrin güzelliklerini yaşamak ve şükretmek
  • Bulunduğun ülke veya insanlarını eleştirmek
 En güzeli de 'Yaşadığın zorluk ve sıkıntılarını sonrasında yüzünde bir tebessümle anlatabilmek'



Tuesday, September 30, 2014

Çivisi çıkmış

Birkaç yıldır kendi ülkesinden veya bulundukları ülkedeki çarpıklık ve yanlışlıklardan şikayet edenlere şöyle diyorum ' Her yer aynı .....Dünyanın çivisi çıktı'

Haklı olduğumu da her gün daha net görüyorum. Bu durum  bizim gibi 'gelişmekte olan ülkelerde ' daha yaygın ve günlük hayatımızın içinde. Tüm dünyada yapılan şey aynı ' Halkı  düşünmeyen ve sorgulamayan, bazı kişilerin iki dudağı arasındaki sözcüklere veya sosyal iletişim araçlarında çıkan her söze/ resme  inanan ,sözde tepkili gerçekte etkisiz ve sindirilmiş toplumlar yaratmak.

Bu nasıl yapılıyor? Televizyonlara ardı arkasına sıralanan diziler koyarak, eğitim seviyesini iyice aşağıya çekerek, anne-babalar yerine   çocuklar ile ilgilenen  abi ve ablalarla  .... Liste uzayıp gider..

Din dersini matematik- fen  dersleri ile bir tutan,10 yaşında bir çocuğun özgür iradesinin olduğunu savunan ( bari seçilme yaşı da 10 a insin.) ve en kötüsü de bu insanlara inanların halen gerçekleri görememelerine şöyle bir açıklama getirdim. Hani eşi aldattığı , aşağıladığı ve acı çektirdiği halde boşanmayıp  hayat seviyesi düşmesin diye evliliğe katlanan kadınlar vardır ya..... Maalesef bizim milletimizin bir kısmı o şekilde onursuzca yaşamayı seçmiş.

12 yıl sonra  yurda döndüğümde gördüm ki -sözde- halk olarak imanımız  artmış ama ahlakımız yok olmuş!

Thursday, July 24, 2014

Detoks Sonrası Hayat

Bu sene Bodrum tatili sonunda yine Bodrum Türkbükü yakınlarındaki LifeCo detoks merkezine gittim. Sadece 4 günlük 'Green detox' yaptım.
Detoks öncesi çayı, kahveyi çok azalttım. Et ve tavuğu bir hafta önceden  yemek listemden çıkardım. Sebze ağırlıklı beslendim.
Lavman yaptırmak istemediğimi söyleyince , programında 4 günlük olmasından dolayı  bana 'Yeşil detoks ' önerdiler.Sadece yeşil sebzelerin suyunu içiyorsunuz.(öğlen ve akşam su yerine salata verilen çeşidi de var) Akşam 2 probiyotik, sabah da yine sıvı alıyorsunuz.Aralarda su ve bitki çayları bir de detoks çorbası dedikleri bir çorba serbest. 4 gün boyunca hiç çiğnemedim.2. günü yaşadığım bulantı harici hiç zorluk çekmedim. 3. günden sonra inanılmaz bir enerji geliyor. Acıkdıkça bitki çayları içerek çok dinlendiğim ve 3.5 kilo verdiğim bir tecrübe yaşadım. Her ne kadar verdiğim kiloların çoğunun su olduğuna inansam da kısa zamanda kiloları vermek çok güzel bir duyguydu.

 
Tabi ki esas olan dönünce bu kiloyu koruyabilip yeni yaşam tarzımı hayatıma adapte edip edemeyeceğimdi. Beklediğimden çok daha çabuk ve kolay oldu. Yaklaşık iki hafta oldu detokstan döneli. Halen et ve tavuk yemiyorum. Çiğ sebze ve az meyve ağırlıklı besleniyorum. Bol su içiyorum ve içine bazen limon ve salatalık koyuyorum. Arada balık, nadiren yumurta yiyorum. Bol salata ile besleniyorum. Ağırlıklı alkali besleniyorum. Çay ve kahveyi hiç içmiyorum, sadece arada Türk kahvesi içiyorum. Karbonhidratları da az miktarda tüketiyorum.

 

Sonuç mu ? Verdiğim kiloları koruduğum gibi üstüne de 1.5 kilo daha verdim. Altı haftadır tenis dersine başladım. Biraz daha düzenli hayata geçince ( eşyalarımız  İstanbul'a geçen hafta geldi) eminim daha iyi bir hayat standardını yakalayacağım. Bu arada aldığım şeker ve kolestrol ilaçlarına detokstan beri ara verdim. Amacım 2 ay sonra kontrol yaptırıp  eski 3 aylık kontrol sonuçlarımla karşılaştırmak. Ekim gibi haberdar ederim.

Orada evde de uygulanabilecek 3 çeşit detokstan bahsedildi.

1. Ayda 1 sadece su detoksu. 24 saat boyunca sudan başka bir şey içilmiyor. rahat olan akşam yemekten sonra ertesi gün akşam yemeğine kadar su içilmesi. Yapması diğer yöntemlere göre zor olan bir program.

2.Haftada 2 (5/2 diye geçiyor) benim yaptığım yeşil detoksu uygulamak. 5 gün normal ama yine dikkatli yemek. Zor oluyorsa haftada 1 günle başlanabilinirmiş.

3. Kendi vücudunuza göre ayda veya haftada 1, 6 saatlik aralıkta yemek yemek. Geri kalanında su içmek. Mesela saat öğlen 12 ve akşam 6 arası; ya da sabah 11 ile akşam 5 arası gibi.

Hiçbirini denemedim ama kendim için bana 2. şık daha uygun gibi geldi. Ya siz hangisini seçersiniz?

Saturday, March 8, 2014

Siz hiç bir Musevi çocuğun üstünü örttünüz mü?

Ben örtüm.
Gece kalktığımda oğlumla aynı oda da uyuyan Musevi çocuğun üstünü örttüm üşümesin diye.

Bir Hristiyan arkadaşımın her öğlen yemekten önce duasını etmesini seyredip yemeğe başlamasını bekledim tam 1.5 sene.

Ateist olan Çinli yardımcıma 2 yaşındaki oğlumu emanet ettim. Ona benim kadar annelik yapıp oğlumu oğlu gibi sevmesini izledim dört yıl boyunca.

Budist olan şöförümüzün hem Buda heykelli taşı hem de mavi boncuk takılı arabasında 4 yıl boyunca binlerce kilometre yaptım.

Hindu olan arkadaşlarıma sadece Vegan yemekleri hazırladım. Pilavı bile tavuk suyuna yapmadan ikram ettim.

Müslümanlarla iftar yemekleri yapıp bayram yemekleri düzenledim.

Benim şansıma aramam gerekmedi özellikle bu insanları. Hayatımın evrelerinde karşıma çıktılar hepsi. Hepsine aynı davrandım , hep  saygı ve sevgiyle. Arada çıkmadı mı beni üzenler ve ya kullananlar, yüzüme bakmayanlar. Tabi ki çıktı. Herkesi birey olarak değerlendirdim. Ten rengine, göz yapısına ve ya neye inandığına değil, ahlak ve davranışına bakarak karar verdim arkadaş kalmaya .


Ne zaman ki karşımızdaki insanı dinine ve ırkına bakmadan sadece kişi olarak görebileceğiz , işte o zaman gerçekten 'insan' olabileceğiz.

Sunday, December 29, 2013

Bizden 2013 haberleri

Herkese merhaba,
Yine bir yılın sonuna geldik ve mektup yazma işi bana düştü.

Bu yıl benim için hareketli geçti. Arkadaşlarımla oyunlar ve yatıya kalmaların dışında bol ödevli bir yıl geçirdim. Türkiye'deki yaşıtlarıma nazaran az ödev yapsam da bana çok geldi. Haftada 2 kere basketbola gittim. Hem tekniğim gelişti hem de boyum uzadı. Artık sevdiğim spora karar verdim. Basketbol. Bu arada gitara devam ettim ve bu yıl 5 yeni şarkı öğrendim. hatta yıl sonunda okulun öğlen konseri seçmelerini kazanıp okuldaki mini konsere katıldım.

Bu sene beni üzen en yakın iki arkadaşımdan ayrılmak oldu. Asker yazın Danimarka'ya , James de yıl sonunda İngiltere'ye döndü. Diğer arkadaşlarım olsa da 2014 yılına hüzünlü başlayacağım. Yazın kuzenim Beliz'in Singapur'a gelmesi benim için en güzel olaylardan biriydi. Birlikte  Universal Studio, Legoland, Adventure Cove , Hayvanat bahçesine gittik. 3 hafta boyunca çok eğlendik.

2013 senesi annemin dolu dolu çalıştığı bir yıl oldu. Hatta yıla tek başına Singapur'da girdi. Ne iş yaptığını henüz tam anlamasam da bir stadyum projesinde çalışıp Çince çeviri yaptığını biliyorum. Halen Çince nasıl rapor hazırladığına ne kendi ne iş yerindekilerin kafası almıyor. Singapur kültürünü ve bina yönetimini öğrenmenin dışında arada öğlen yemeklerine arkadaşlarının yanına kaçtığını biliyorum. Bir iki akşam zumba ve pilates denemesinden sonra sporu bıraktığı için iyice kilo aldı.

Babam da bu sene tam tersine bel ağrıları ile başlayan yılı özel hoca ile düzenli spor ile sağlıklı bir şekilde geçirdi. Sürdürülebilirlik ile ilgili bir projenin ' One Way' tanıtımı için dünyayı dolaştı. Sonunda da İngiltere'deki ICIS tarafından " Best Business Innovation 2013' ödülünü aldılar. Ekim ayında bölümü Amerikalı bir şirkete satıldı. Artık 'Archroma' adı altında çalışacak.

Bu sene tam leyleği havada gördük. Ailecek Koh Samui, Bali, Hong Kong ve  Kamboçya'ya gittik. Koh Samui'de tekne turunda dalgalar yüzünden annemle kusmaktan başımızı kaldıramadık, Bali'de de besin zehirlenmesinden neredeyse hastanelik oluyordum. Hong Kong kısa ve eğlenceli geçti. En güzeli 3 aile gittiğimiz Kamboçya seyahati idi. Hem tapınakları gezdik hem arkadaşlarımla oynadım.

Önümüzdeki senenin bomba haberi ise Türkiye'ye dönüyor olmamız. Sonunda babamın patronu gitme isteğimizi onayladı. Annemle babam 12 yıl sonra dönecekler. Ben de hayatımda ilk defa Türkiye'de yaşayacağım. Benim bilmediğimi zannediyorlar ama babam galiba yeni yıldan sonra Singapur'da çalışmayacak. Şimdiden bana ayak yapıyor ben yarı anlamamış gibi yapıyorum. Haziran'da da annemle kesin dönüş yapacağız. Anlayacağınız seneye de hızlı bir yaşantı ve değişimler bizi bekliyor.
Annem artık esprilerimi çok aklımda tutamıyor ama ben 1-2 sini aktarayım.

-People with cool cars are idiot. Awesome people have normal carsç We are 'yarı yarıya'

-Yeni lego çıktı. Ben bir bakayım. Belki UCUNLAMIŞTIR. O zaman alabilirim.

Herkese bol kahkahalı az kaygılı 2014 diliyorum.

Berk BALI


Saturday, December 21, 2013

2013 News from Esders

Hi everyone,
I cannot believe that I am writing  year end letter again. 2013 is one of the fastest year with full of  changes for us
.
I started the Year 2013 by myself since I had  just  started  working full time  and had no holiday. Berk and Emrah were in Istanbul.  The project that I involved was a design review  of a sport complex in China and I have to prepare all reports in Chinese. I really regret why I did not pay more attention and time to learn Chinese when I was in Shanghai but manage to continue by the help of Google and Microsoft translations :)Considering all communications start with" Dear Sibel" and continue in Chinese, I think I did pretty amazing job this year. It was a big experience to  work in the office with other engineers, eat at "Kopitiam "(coffee shops) ; drink "Kopi" ( coffee with milk) and drive to city  time to time for lunch with my expat and Turkish friends.

I learned so many different things such as a stadium must have how many gents and ladies toilet, how  the garbage collection sould be in a big complex; which levels the lifts have to open, what kind of security points to be set  in  a sports complex, what kind of   the energy saving lamps/ fans  to be used  etc. I had to improve  my skills on how to keep the balance  between long working hours and  family life. I sacrificed my Zumba , aqua fit , long coffee mornings, fun with my friends and unfortunately gain some of my weight which I have lost first year in Singapore. Once again I realized that it is difficult to work outside of your home country , especially when your husband is traveling and you have to rely on the helpers for your child.

Berk had a great year with lots of playdates and sleepovers. He had lots of homework that he had to do by himself , most of the times! He learned to manage his time wisely  and had chance to play I-pad and watch TV when I was not around after school. He could play 7 songs in guitar now and succeed to be chosen to play one song in lunch time concert at school. He played two times a week basketball.  His basketball skills improved a lot during 2013 and his height as well. His cousin Beliz came in July for a visit and they had great time together visiting Universal Studio, Legoland, Adventure Cove , Zoo etc. Besides great moments , he had  to face some sad moments like his two best friends, James and Asker,  leaving  Singapore in 2013. It is getting harder and harder for him .

Emrah was busy this year with his sustainable project " One Way" and launched it in all over the World. His efforts was awarded by ICIS as " Best Business Innovation 2013". His department in Clariant was sold to an American company and the name was changed to Archroma.  This year he was more responsible  for his health and had a personal trainer, especially for his back pain.

As a family, we visited Koh Samui, Bali, Hong Kong and Cambodia. Koh Samui was  full of sun and sea. We rented a car and travelled  whole Island. Bali was nice experience without sea except the Berk's food poisoning . Hong Kong was  great as usual . Cambodia was excellent wit all these temples; sunset and sun rise in  Angkor Wat. Cambodia  was also our first tour  after so many years  which we had a organization with two other  families ( friends )together . This year summer  Bodrum vacation was also with our friends and families all together and we realized that we  missed having holidays in groups.

THEREFORE, we decided to go back to Istanbul  after 12 years expat life and 4 countries. Emrah's company excepted our wish and Emrah will start work in Istanbul in January 2014. Berk and I will join him in June after the school finishes and I resign from my work. So I guess next year will not be different than other years. Moving, settling down, adapting new places (12 years is long time!) but at least we know some friends and have families back home.

Merry Christmas and Happy NEW YEAR!
We hope  you will have  wonderful  days in 2014 that you can write good things about it  at the end of the year.
Cheers,
ESDERS

Saturday, June 22, 2013

Düşünen , araştıran ve doğru muhakeme yapabilen insanlar

Özellikle bizim gibi herkesin parmağını soktuğu ülkeler bütünlüklerini korumak için birlik olmalı. Bu nasıl olur biliyor musunuz? İnsanlarla ilişki kurarak, onlara yardım ederek. Aynı fikirde olmasan bile birbirine saygı göstererek.

Biz okumuş çocuklar genelde diğer okumuşlarla konuşuruz. Biraz okumamış gelirse o kişiden elimizi ayağımız çekeriz, mesafe koyarız. Onlarla zaman geçirmeyi zaman kaybı gibi görürüz ve iletişimi en aza indirir ve ya koparırız. Hızlı akıp giden bu hayatta boşa geçirecek zamanımız yoktur çünkü.

Biz okumuş çocuklar her şeyi herkes den daha iyi biliriz. Başkasının karşı görüşünü dinlemeye bile sabrımız yoktur. Çünkü en iyi bilen bizizdir. Benim dediğim doğrudur diye gireriz konuşmalara. Karşıdakinin savunma psikolojisine gireceğini unutarak.

Biz okumuş çocuklar çok güzel gelişip sonlanabilecek bazı olayları başlattık. Şimdi ise bir takım oluşumlarla bunu geliştirip büyütmeyi düşünüyor veya çabalıyoruz. Bir araya gelip stratejiler oluşturmaya ve bunları hayata geçirmeye başladık. Halka hizmet verecek ama aynı zaman da halkı doğru yönlendirip anlamlı mesajlarla halkı bir bakıma eğitip diğer ülkeler içinde bizleri iyi temsil edecek kişileri bulup çıkarmamız ve daha bir sürü işi gerçekleştirmemiz gerekecek.

Bizim birey olarak yapmamız gereken ise eğer uzmanlık alanımız bazı yapılaşmaların kurulması ve gelişmesine yardım edecekse zamanımızı buna ayırmamız. Birey olarak her türlü insanla bir araya gelip konuşup iletişime geçmemiz. Amaç karşı düşünce de olanların bizim düşüncemize katılmalarını sağlamak değil. Amaç her zaman karşıdakinin düşünmesini sağlayacak ve kafasında soru işaretleri bırakacak konulardan bahsetmek. Bu yüzden çok uç noktalardakini değil daha yeni fikirlere açık , yeni düşünceleri araştırıp kafasını kullanarak kendi doğrusunu bulabilen kişiler seçilmeli. Ve en önemlisi birbirimize yardım etmeliyiz.

Size 11 yıllık yurtdışı tecrübelerimden örnek vereyim. Uluslararası ortamlarda yaşıyorum ve kelimenin tam anlamıyla dünyanın her yerinden arkadaşlarım oldu. Bu arkadaşlıkların bazıları çok kolay kurulurken bazıları çoğu zaman sonra gelişti. Bazıları ile arkadaşlık oluşturacak ortam bile olmadı. Niye mi?

Tanıştığım kişiler ki , bence tüm insanlar , ikiye ayrılıyordu tanışma anında. Birinci kısım Türk olduğumu söylediğimde ilgilenen ve ya eski tanıdıkları Türklerden dolayı gönül bağı olanlar ve ya başka kültürleri tanımaya eğilimli nötr insanlar. İkinci kısım ise ya Türk imajı kafasında kötü olan ve ya eskiden kötü bir tecrübesi olmuş veya kendini sadece kendi milletinde insanların içinde rahat edip hiç seninle konuşmaya bile yeltenmeyenler.

Ben birinci kısımdakilerin hepsine , ikinci kısımdakilerin bir kısmına ulaşıp onların Türk arkadaşları oldum. Bu arkadaşlıklar kolay kazanılmadı. Hangi millet olduğuna bakmadan yardım ettim, hasta oldukların da Türk usulü yemek yapıp götürdüm, işi olduklarında çocuklarına baktım. Türk yemeği pişirme kursları verip tam bizim olmasa da hoşlarına gidecek  göbek dansı bile öğrettim. Her ne kadar Emrah 'in ' Sen onların kafasındakilerin Türk imajını değiştirmedin onlar seni artık Türk görmüyor ' söylemine biraz katılıyorsam da ben yine de bir şeyleri değiştirdiğime inanıyorum. Televizyonda haberlerde Türkiye ile herhangi bir haber geçtiğinde aklına ben geliyorsam, haberine göre seviniyor veya endişeleniyorsa ( dikkatinizi çekmek isterim rezil olduk diye düşünmüyorum) o kişi benim için kazanılmıştır.

Karşılaştıklarım arasında sohbetlerde yüzüme bile bakmayan, görünce kafasını çeviren, beni tanımaya  çalışmayıp bir saniyesini bile ayırmayanlar oldu, olmadı değil. Ben bunları uç noktalardakiler diye adlandırıp enerjimi ve vaktimi diğer insanlar üzerinde harcadım.

Aynı şeyi bizim  de ülkemiz içinde yapmamız lazım. Değişik deneyimler yaşamış, değişik eğitimler almış kişileri ön yargısız birbirine yaklaşması , birbirine  yardım etmesi gerekiyor.Sevgi olmasa da saygı ortamı yaratmamız lazım.

En son 'duran adam' ile örnek vereyim. Biz okumuş çocuklar diyelim ayakta alkışladık, her yerde protesto şeklimizi değiştirip onun ardından gittik. Ben de çok takdir ettim. Sonra daha tutucu toplumumuzun gözüyle baktım olaya.Eminim ki kafalarındaki  düşünce ' uzun saçlı zibidinin biri çıktı öyle ...... bakar gibi durdu' olmuştur. Belki daha yumuşak ve ya sert yorumlar yapmışlardır. Çünkü bu insanlar uzun saçlı biri ile sohbet etmemiştir hayatında, hayatında dans gösterisine gitmemiştir, duran adam gibi bir kişi ile aynı masada oturup yemek yememiştir. Bu kişi duran adamı insan olarak hiç tanıma fırsatını yakalayamamış ve ya tanımak için çaba sarf etmemiştir. Aynı şekilde duran adamda bu kişilerin sohbetine  hiç katılmamıştır belki hayatında. Bu kopukluk olduğu sürece birbirimizi tanımamıza imkan yok.

Birbirini tanımadığın sürece de birlikte uyum içinde yaşamana imkan yok. Bu Türkiye için de dünya için de geçerli.