Tuesday, April 24, 2012

3 Kadın 3 Hayat

Film ismi gibi oldu bu gerçekten. Aslında bu expat hayatında yaşamımız kısa filmlerden oluşuyor. Çoğu zaman birbiri ile alakası olmayan parçalar. 3 ayrı ülkeden 3 değişik kadınla 4 saat içinde tanışıp hayat hikayelerini öğrenebileceğiniz tek yer de herhalde turistik geziler haricinde yurtdışında yaşarken olur.
Tüm ikinci sınıfların bulunduğu (tam 12 sınıf )Berk'lerin koridorunu deniz dibi gibi  yapmaya karar verdiler 1 ay kadar önce. İşlenen konu insanlarin iyi veya kötü denizlere olan etkileri. Annelerden yardım istendi. Her zamanki gibi ön saflarda yer alan ben bir de fikir vererek tavanı maviye boyanmış gazete kağıtları ile kaplamayı önerdim.Projede amaç geri kazanımı olabilecek atıklardan yararlanılarak koridoru süslemekdi. Projeyi yürüten bayan çok hızlı çıktı ve tüm hazırlıkların paskalya tatilinde bitirilmesine karar verdi. Gazete projesini atan ve sorumluluğu üzerine alan benim sadece 2 günüm vardı çünkü tatil için çoktan İstanbul'a gitme hazırlıkları yapıyordum. Böyle olunca 2 günde tek başıma 150 gazete boyayamayacağım için annelerden yardım istendi ve ben evi 1 günlüğüne atölye haline getirip öncesinden  hangi boya neyle karıştırılıp bir gazete kaç saatte boyanıyor hesapları yaptıktan sonra gönüllü olan 3 anneyi beklemeye başladım.


İlk anne Naomi bir Japondu. Sabah 9 da geldi. Nasıl yapacağını gösterip eline fırçasını verdikten sonra sohbet ede ede gazetelerimizi boyadık. 1 saat sonra bir önceki günden bel ağrısından kıvranan ben bir çay molası vermeye karar verdim. Kadın tipik bir Japondu. Nazik, kibar,sakin,güler yüzlü,sordukca cevap veren ingilizce konuşabilen ! nadir Japonlardandi. İki kızı vardı ve Tokyo'dan geliyordu.İki üç Japonya'da gezdiğim yerler  ve benim tanıdığım diğer Japon arkadaşlarımdan bahsettikten sonra tam yeniden işimize başlamıştık ki Michelle çıka geldi.

Michelle sonradan öğrendiğime göre Avustralyalı imiş. Fakat Asya kükenli (Filipinli olabilir) minyon tipli,konuşkan, 3 çocuğu olmasına rahmen düzgün hatları ve inanılmaz enerjisi olan bir kadındı. Kendisi yıllarca Cruise'larda şarkıcılık yapmış.Evlenince veya kocasını bulunca bırakmış.Japonlarla da çalıştığı için Naomi ile biraz Japonca konuştu. Şimdilerde ise hem kitap  hem de bloğunda yazılar yazıyormuş. O geldikten sonra bir hızlandık. Fabrikasyon çıkarmaya başladık gazeteleri. Onlar boyuyor, ben hem boyuyor hem yerlere serip kurumalarını bekleyip üst üste yığıyordum. Hem radyodan 80'lerin güzel parçalarını dinliyor hem de sohbet ederek bayağı bir gazete boyadık, hatta evde adım atacak yer kalmadı. Öğlene doğru Michelle  yapmamız gereken sayıyı öğrenip daha da hızlandı. Giderken öğrendim ki eşiyle öğlen yameğine çıkacağı için daha da hızlanmışızŞ) Fakat inanılmaz gazete boyadık. Herkez gittikten sonra yavaş hız da gazeteleri boyamaya devam ediyordum ki bu sefer Brezilya'lı Sandra geldi.

Sandra  baştan beri benim gazete fikrime karşı idi. İlk fikir tavanı  mavi kumaş ile kaplayıp okyanus dibi havası vermekti. Bana göre nasıl oluyor diye  bakmaya  gelmişti. Bana yine bulduğu pırıltılı kumaşı gösterip fikrimi sordu. Çok değişik fikirleri olan yaratıcı bir kadındı. 51 yaşındaydı, 8 ve 6 yaşında iki kızı vardı. Küçük çocukları olduğu için kendisinin genç görünmesi gerektiğini düşünüyordu. Herhalde torununuz mu sorusundan kaçmak içindi. Kocasının tatile bile çocuklarla gitmek istemediği için paskalya tatilinde bile bir yere gidememekten yakınıyordu. Herhalde çok yıllar sonra olan çocuklu hayata kocası adapte olamamıştı.
İşte böyle.... 4 saatte 80-90 gazete boyadık ve ben  3 değişik insanla günümü geçirdim. Artık okulda selam verip konuşacağım 3 kişi daha var.