Birkaç yıldır kendi ülkesinden veya bulundukları ülkedeki çarpıklık ve yanlışlıklardan şikayet edenlere şöyle diyorum ' Her yer aynı .....Dünyanın çivisi çıktı'
Haklı olduğumu da her gün daha net görüyorum. Bu durum bizim gibi 'gelişmekte olan ülkelerde ' daha yaygın ve günlük hayatımızın içinde. Tüm dünyada yapılan şey aynı ' Halkı düşünmeyen ve sorgulamayan, bazı kişilerin iki dudağı arasındaki sözcüklere veya sosyal iletişim araçlarında çıkan her söze/ resme inanan ,sözde tepkili gerçekte etkisiz ve sindirilmiş toplumlar yaratmak.
Bu nasıl yapılıyor? Televizyonlara ardı arkasına sıralanan diziler koyarak, eğitim seviyesini iyice aşağıya çekerek, anne-babalar yerine çocuklar ile ilgilenen abi ve ablalarla .... Liste uzayıp gider..
Din dersini matematik- fen dersleri ile bir tutan,10 yaşında bir çocuğun özgür iradesinin olduğunu savunan ( bari seçilme yaşı da 10 a insin.) ve en kötüsü de bu insanlara inanların halen gerçekleri görememelerine şöyle bir açıklama getirdim. Hani eşi aldattığı , aşağıladığı ve acı çektirdiği halde boşanmayıp hayat seviyesi düşmesin diye evliliğe katlanan kadınlar vardır ya..... Maalesef bizim milletimizin bir kısmı o şekilde onursuzca yaşamayı seçmiş.
12 yıl sonra yurda döndüğümde gördüm ki -sözde- halk olarak imanımız artmış ama ahlakımız yok olmuş!
Tuesday, September 30, 2014
Thursday, July 24, 2014
Detoks Sonrası Hayat
Bu sene Bodrum tatili sonunda yine Bodrum Türkbükü yakınlarındaki LifeCo detoks merkezine gittim. Sadece 4 günlük 'Green detox' yaptım.
Detoks öncesi çayı, kahveyi çok azalttım. Et ve tavuğu bir hafta önceden yemek listemden çıkardım. Sebze ağırlıklı beslendim.
Lavman yaptırmak istemediğimi söyleyince , programında 4 günlük olmasından dolayı bana 'Yeşil detoks ' önerdiler.Sadece yeşil sebzelerin suyunu içiyorsunuz.(öğlen ve akşam su yerine salata verilen çeşidi de var) Akşam 2 probiyotik, sabah da yine sıvı alıyorsunuz.Aralarda su ve bitki çayları bir de detoks çorbası dedikleri bir çorba serbest. 4 gün boyunca hiç çiğnemedim.2. günü yaşadığım bulantı harici hiç zorluk çekmedim. 3. günden sonra inanılmaz bir enerji geliyor. Acıkdıkça bitki çayları içerek çok dinlendiğim ve 3.5 kilo verdiğim bir tecrübe yaşadım. Her ne kadar verdiğim kiloların çoğunun su olduğuna inansam da kısa zamanda kiloları vermek çok güzel bir duyguydu.
Tabi ki esas olan dönünce bu kiloyu koruyabilip yeni yaşam tarzımı hayatıma adapte edip edemeyeceğimdi. Beklediğimden çok daha çabuk ve kolay oldu. Yaklaşık iki hafta oldu detokstan döneli. Halen et ve tavuk yemiyorum. Çiğ sebze ve az meyve ağırlıklı besleniyorum. Bol su içiyorum ve içine bazen limon ve salatalık koyuyorum. Arada balık, nadiren yumurta yiyorum. Bol salata ile besleniyorum. Ağırlıklı alkali besleniyorum. Çay ve kahveyi hiç içmiyorum, sadece arada Türk kahvesi içiyorum. Karbonhidratları da az miktarda tüketiyorum.
Sonuç mu ? Verdiğim kiloları koruduğum gibi üstüne de 1.5 kilo daha verdim. Altı haftadır tenis dersine başladım. Biraz daha düzenli hayata geçince ( eşyalarımız İstanbul'a geçen hafta geldi) eminim daha iyi bir hayat standardını yakalayacağım. Bu arada aldığım şeker ve kolestrol ilaçlarına detokstan beri ara verdim. Amacım 2 ay sonra kontrol yaptırıp eski 3 aylık kontrol sonuçlarımla karşılaştırmak. Ekim gibi haberdar ederim.
Orada evde de uygulanabilecek 3 çeşit detokstan bahsedildi.
1. Ayda 1 sadece su detoksu. 24 saat boyunca sudan başka bir şey içilmiyor. rahat olan akşam yemekten sonra ertesi gün akşam yemeğine kadar su içilmesi. Yapması diğer yöntemlere göre zor olan bir program.
2.Haftada 2 (5/2 diye geçiyor) benim yaptığım yeşil detoksu uygulamak. 5 gün normal ama yine dikkatli yemek. Zor oluyorsa haftada 1 günle başlanabilinirmiş.
3. Kendi vücudunuza göre ayda veya haftada 1, 6 saatlik aralıkta yemek yemek. Geri kalanında su içmek. Mesela saat öğlen 12 ve akşam 6 arası; ya da sabah 11 ile akşam 5 arası gibi.
Hiçbirini denemedim ama kendim için bana 2. şık daha uygun gibi geldi. Ya siz hangisini seçersiniz?
Detoks öncesi çayı, kahveyi çok azalttım. Et ve tavuğu bir hafta önceden yemek listemden çıkardım. Sebze ağırlıklı beslendim.
Lavman yaptırmak istemediğimi söyleyince , programında 4 günlük olmasından dolayı bana 'Yeşil detoks ' önerdiler.Sadece yeşil sebzelerin suyunu içiyorsunuz.(öğlen ve akşam su yerine salata verilen çeşidi de var) Akşam 2 probiyotik, sabah da yine sıvı alıyorsunuz.Aralarda su ve bitki çayları bir de detoks çorbası dedikleri bir çorba serbest. 4 gün boyunca hiç çiğnemedim.2. günü yaşadığım bulantı harici hiç zorluk çekmedim. 3. günden sonra inanılmaz bir enerji geliyor. Acıkdıkça bitki çayları içerek çok dinlendiğim ve 3.5 kilo verdiğim bir tecrübe yaşadım. Her ne kadar verdiğim kiloların çoğunun su olduğuna inansam da kısa zamanda kiloları vermek çok güzel bir duyguydu.
Sonuç mu ? Verdiğim kiloları koruduğum gibi üstüne de 1.5 kilo daha verdim. Altı haftadır tenis dersine başladım. Biraz daha düzenli hayata geçince ( eşyalarımız İstanbul'a geçen hafta geldi) eminim daha iyi bir hayat standardını yakalayacağım. Bu arada aldığım şeker ve kolestrol ilaçlarına detokstan beri ara verdim. Amacım 2 ay sonra kontrol yaptırıp eski 3 aylık kontrol sonuçlarımla karşılaştırmak. Ekim gibi haberdar ederim.
Orada evde de uygulanabilecek 3 çeşit detokstan bahsedildi.
1. Ayda 1 sadece su detoksu. 24 saat boyunca sudan başka bir şey içilmiyor. rahat olan akşam yemekten sonra ertesi gün akşam yemeğine kadar su içilmesi. Yapması diğer yöntemlere göre zor olan bir program.
2.Haftada 2 (5/2 diye geçiyor) benim yaptığım yeşil detoksu uygulamak. 5 gün normal ama yine dikkatli yemek. Zor oluyorsa haftada 1 günle başlanabilinirmiş.
3. Kendi vücudunuza göre ayda veya haftada 1, 6 saatlik aralıkta yemek yemek. Geri kalanında su içmek. Mesela saat öğlen 12 ve akşam 6 arası; ya da sabah 11 ile akşam 5 arası gibi.
Hiçbirini denemedim ama kendim için bana 2. şık daha uygun gibi geldi. Ya siz hangisini seçersiniz?
Saturday, March 8, 2014
Siz hiç bir Musevi çocuğun üstünü örttünüz mü?
Ben örtüm.
Gece kalktığımda oğlumla aynı oda da uyuyan Musevi çocuğun üstünü örttüm üşümesin diye.
Bir Hristiyan arkadaşımın her öğlen yemekten önce duasını etmesini seyredip yemeğe başlamasını bekledim tam 1.5 sene.
Ateist olan Çinli yardımcıma 2 yaşındaki oğlumu emanet ettim. Ona benim kadar annelik yapıp oğlumu oğlu gibi sevmesini izledim dört yıl boyunca.
Budist olan şöförümüzün hem Buda heykelli taşı hem de mavi boncuk takılı arabasında 4 yıl boyunca binlerce kilometre yaptım.
Hindu olan arkadaşlarıma sadece Vegan yemekleri hazırladım. Pilavı bile tavuk suyuna yapmadan ikram ettim.
Müslümanlarla iftar yemekleri yapıp bayram yemekleri düzenledim.
Benim şansıma aramam gerekmedi özellikle bu insanları. Hayatımın evrelerinde karşıma çıktılar hepsi. Hepsine aynı davrandım , hep saygı ve sevgiyle. Arada çıkmadı mı beni üzenler ve ya kullananlar, yüzüme bakmayanlar. Tabi ki çıktı. Herkesi birey olarak değerlendirdim. Ten rengine, göz yapısına ve ya neye inandığına değil, ahlak ve davranışına bakarak karar verdim arkadaş kalmaya .
Ne zaman ki karşımızdaki insanı dinine ve ırkına bakmadan sadece kişi olarak görebileceğiz , işte o zaman gerçekten 'insan' olabileceğiz.
Gece kalktığımda oğlumla aynı oda da uyuyan Musevi çocuğun üstünü örttüm üşümesin diye.
Bir Hristiyan arkadaşımın her öğlen yemekten önce duasını etmesini seyredip yemeğe başlamasını bekledim tam 1.5 sene.
Ateist olan Çinli yardımcıma 2 yaşındaki oğlumu emanet ettim. Ona benim kadar annelik yapıp oğlumu oğlu gibi sevmesini izledim dört yıl boyunca.
Budist olan şöförümüzün hem Buda heykelli taşı hem de mavi boncuk takılı arabasında 4 yıl boyunca binlerce kilometre yaptım.
Hindu olan arkadaşlarıma sadece Vegan yemekleri hazırladım. Pilavı bile tavuk suyuna yapmadan ikram ettim.
Müslümanlarla iftar yemekleri yapıp bayram yemekleri düzenledim.
Benim şansıma aramam gerekmedi özellikle bu insanları. Hayatımın evrelerinde karşıma çıktılar hepsi. Hepsine aynı davrandım , hep saygı ve sevgiyle. Arada çıkmadı mı beni üzenler ve ya kullananlar, yüzüme bakmayanlar. Tabi ki çıktı. Herkesi birey olarak değerlendirdim. Ten rengine, göz yapısına ve ya neye inandığına değil, ahlak ve davranışına bakarak karar verdim arkadaş kalmaya .
Ne zaman ki karşımızdaki insanı dinine ve ırkına bakmadan sadece kişi olarak görebileceğiz , işte o zaman gerçekten 'insan' olabileceğiz.
Subscribe to:
Posts (Atom)